|
|
|
|
|
|
|
Erdoğan'dan AB'ye ve Rumlar'a sert çıkış
"News Xchange İstanbul" toplantısına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını ağırlıklı olarak, AB ve Kıbrıs konusuna ayırdı. AB ile tam üyelik yolunda tarama sürecinin sona erdiğini, 35 bölümden oluşan tarama faslında tanıtma sürecini, ayrıntılı tarama sürecini bitirildiğini söyledi. Müzakerede de bir fazlı geride bırakıldığını, 4 faslında açıp kapamaya hazır hale geldiğini vurgulayan Erdoğan, bütün spekülasyonlar yapıldığını, bunlara rağmen ısrarla kararlılıkla bunun da aşılacağını kaydetti.
"K.KIBRIS NEDEN CEZALANDIRILIYOR? CEVAP VEREN YOK..."
Erdoğan,
"Bütün dost ülkelerin liderlerine soruyorum. Kuzey Kıbrıs bir uyuşturucu ülkesi mi?, Kuzey Kıbrıs kara para aklama yeri mi? Bir zamanlar kara paranın nerede aktarıldığını dünya çok iyi bilir. Böyle bir yer mi yoksa, Kuzey Kıbrıs terörün estirildiği bir yer mi?, Nasıl Bir yer?Neden cezalandırma yapılıyor. Tabii ki kimse cevap veremiyor. Çünkü onların dediği istikamette hareket eden Kuzey Kıbrıs oldu, yüzde 65 Annan Planı'na 'evet' dedi" diye konuştu.
KIBRIS SORUNU BM EKSENİNDE ÇÖZÜLÜR
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs konusunun AB zemininde çözülemeyeceğini belirterek, "Bunun çözüm zemini BM'dir. Bu konuda birçok taraflar bizi abluka altına alma gayretleri var. Boşuna çırpınıştır. Kim ne derse desin, nasıl davranırsa davransınlar bu bizim kesin kararlılığımızdır. Adete bir matematiktir. İki kere iki dört. Bu BM zemininde çözülebilir, AB zemininde değil. AB olayı bizim bu konuda lokal bir yaklaşımımız olabilir, asla bu işin genel çözüm merkezi olamaz" dedi
"MÜKTESABAT İLE İLGİLİ OLMAYAN BİR ŞEYİ NEDEN İSTİYORSUNUZ?"
Üyelik sürecinin aksamadan ilerlemesi noktasında AB'nin takınacağı tutumun büyük önem taşıdığını belirten Erdoğan şöyle konuştu:
"Niçin, AB müktesebatı ile ilgili olarak buraya bazı siyasi yaklaşımlar ileri sürmek suretiyle yaklaşıyorsunuz? Müktesebatın içerisinde ne varsa, bizden onu isteyin. Müktesebatın içerisinde olmayanları bizden istemeyin. Kopenhag siyasi kriterlerinde ne varsa bizden onu istediniz biz de onu yaptık. Bizden bunların hesabını sorun. Biz bunları yerine getiriyorsak bize, gereken dürüst, samimi yaklaşımı gösterin. Ama yerine getirmiyorsak bize 'hayır' deyin. Bana göre, bu sürecin yapay sorunlarla tıkanmasına asla müsaade edilmemelidir. Bu hem Türkiye'nin hem AB'nin çıkarınadır. Bu küresel barış ve istikrar açısından da son derece önemlidir. Umuyorum ki AB'nde bu resmi görecek, çözüm yeri ve tarafları haklı olan siyasi bir takım konular yüzünden, müzakereler çıkmaza girmesine izin vermeyecektir."
RUMLAR TERCİHLERİNİ ÇÖZÜMSÜZLÜKTEN YANA KULLANDI
Erdoğan, konuşmasının devamında Kıbrıs konusuna değinerek, Türkiye'nin başından beri Kıbrıs'ta adil ve kalıcı çözüm için elinden gelen çabayı gösterdiğini söyledi. Annan Planı'nı reddeden Rum tarafının seçimini çözümsüzlükten yana kullandığı son derece açık olduğunu vurgulayan Erdoğan, olayın birçok safhasını yaşadıklarını, bütün bu safhaları yaşarken ilk adımı Türkiye'nin Davos'ta attığını anlattı.
Bu süreçte BM Genel sekreteri Kofi Annan'a "Gelin şu süreci bir daha başlatalım" dediklerini aktaran Erdoğan, bu sürece ilişkin ayrıntılı bilgi verdi. Bu görüşmede Annan'a "Türk her zaman bir adım önde olacak, sizi yanıltmayacak" dediklerini de söyleyen Başbakan Erdoğan, "O arada birçok engellere rağmen, bizler, New York'taki görüşme sürecine arkadaşlarımızı gönderdi. Sayın Denktaş'ta gitti, Sayın Talat'da gitti. Bazı olumsuz yaklaşıma rağmen gittiler. Biz gitmelerini istedik ve gittiler" dedi.
"BALDIRAN ZEHİRİ KADAR ZORDU"
Erdoğan, İsviçre'de Kıbrıs konusuna ilişkin kendisinin ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün de katıldığı 4 gün çalışma yapıldığını hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Bu çalışmaların sonucunda, biz Annan'a "Bir gün dahi geri adım atmayacak" sözü vermiştik. Burada maddeler üzerinde tek tek görüşmeler yapıldı, yapıldı, şahsen benim için bazıları 'baldıran zehri kadar zordu'. Ama biz, verdiğimiz sözü yerine getirmek uğruna o gün orada hepsine, görüşmeler neticesinde müzakereleri yaptık, neticeye vardık, imza safhasına gelmişken. Sayın Kostas ve Papadapulos 'gelin bunu erteleyelim' dedi. Biz dedik ki, sözümüz var, bir gün dahi geri adım atmayacağız. Bu işin bir numaralı şahidi taraflardır."
Erdoğan, 24 Nisan 2004'te referandum yapıldığını ve Türkiye'nin sözünü yerine getirdiğini anlatan Başbakan Tayyip Erdoğan, referandumdan Kuzey Kıbrıs'ın Annan Planı'na AB üyesi ülkelerin Türkiye'den istediği istikamette "evet" dediğini, Güney Kıbrıs'ın ise "hayır" dediğini kaydetti. Güney Kıbrıs'ın onurlandırıldığını 1 Mayıstan itibaren AB'ye üye yapıldığını, Kuzey Kıbrıs Cumhuriyeti'nin işin dışında bırakıldığını ve hala cezalandırıldığını kaydetti. "Bütün dost ülkelerin liderlerine soruyorum. Kuzey Kıbrıs bir uyuşturucu ülkesi mi?, Kuzey Kıbrıs kara para aklama yeri mi? Bir zamanlar kara paranın nerede aktarıldığını dünya çok iyi bilir. Böyle bir yer mi yoksa, Kuzey Kıbrıs terörün estirildiği bir yer mi?, Nasıl Bir yer?Neden cezalandırma yapılıyor. Tabii ki kimse cevap veremiyor. Çünkü onların dediği istikamette hareket eden Kuzey Kıbrıs oldu, yüzde 65 Annan Planı'na 'evet' dedi. Gelinen noktada Annan Planı düştü."
KARAMANLİS RESMİ ZİYARET İÇİN TÜRKİYE'YE GELEMEDİ
Gelinen noktada Kuzey Kıbrıs ve garantör ülke olarak Türkiye'nin konunun çözümü konusunda yine olumlu düşündüğünü ifade eden Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'in gayri resmi olarak geldiği hala Türkiye'ye resmi olarak gelmediğine dikkat çekti. Genelkurmay Başbakanı Büyükanıt'ın Yunanistan'a yaptığı resmi ziyarete değinen Erdoğan, bu konunun süratle aşılması ve bitirilmesinden yana olduklarını, düşman üretmenin hiçbir zaman insana bir şey kazandırmadığını kaydetti. Erdoğan, "Bütün gayretlerimiz karşısında bu planın reddine rağmen alınan karar sebebiyle hala üzüntü içerisindeyiz" dedi.
İRADESİNİ AÇIKÇA ORTAYA KOYAN BİR TÜRK TARAFI VAR"
Finlandiya Dönem Başkanının Kıbrıs sorununa ilişkin iki ülke dışişleri bakanlarını bir araya getirmek istediğini, Yunanistan'ın da dışişleri bakanının göndermeyeceğini söylediğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, "Yunanistan Dışişleri Bakanının göndermezse Türkiye niye Dışişleri Bakanlığı göndersin. Güney Kıbrıs'ın muhatabı Türkiye değil, Kuzey Kıbrıs Dışişleri Bakanıdır. İkisi bir arada oturup konuşurlar veya dördü bir araya gelirse oturulur, konuşulur. Bu işin protokolü budur. Bunun dışında bir yaklaşım tarzına bizim gelmemiz mümkün değil. Bazı riskleri göze alarak, çözüm yönündeki iradesini açıkça ortaya koyan bir Türk tarafı var" diye konuştu.
"BU KONU AB ZEMİNİNDE ÇÖZÜLEMEZ"
Erdoğan, bu konunun AB zemininde çözülemeyeceğini belirterek, şunları ifade etti:
"Bunun çözüm zemini BM'dir. Bu konuda birçok taraflar taraflar bizi abluka altına alma gayretleri var. Boşuna çırpınıştır. Kim ne derse desin, nasıl davranırsa davransınlar bu bizim kesin kararlılığımızdır bizim. Adete bir matematiktir. İki kere iki dört. Bu BM zemininde çözülebilir, AB zemininde değil. AB olayı bizim bu konuda lokal bir yaklaşımımız olabilir, asla bu işin genel çözüm merkezi olamaz. Birilerinin Türkiye karşı takındığı tutum, halkımızın AB sürecine verdiği destekte de belirleyici olmaktadır." (ANKA)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|