|
|
Boyaları hep ıslaktı
İlhan Berk, "Bir in adamıdır Cihat Burak," diyor, "İninin dip odalarında top top eski kâğıtlar, kediler, eski jiletler, kuşlar, fırçalar, kurşunkalemler, diş macunları, arı ölüleri, hokkalar, karafakiler, divitler, çalar saatler, maşallahlar, cep aynaları ve 'şimdiki zaman' adını verdiği tarih'le oturur." Mimar, ressam, heykeltıraş ve hikâyeci Cihat Burak'ın işte bütün bunlardan oluşan resimleri, desen, fotoğraf ve objeleri 21 Ekim'e kadar Balmumcu'daki İstanbul Modern Sanatlar Galerisi'nde sergilenmekte... Mimarlığı, hikâyeciliği bir yana, gerçi bunlar da sanat hayatının bir bütünüdür, neydi onun ressamlığının ya da resminin önemi? "Şaşmaz bir gerçekçidir Cihat Burak," diyor sanat tarihçisi Sezer Tansuğ. Tansuğ'a göre, kendine özgü motif simgeleriyle resim dünyasının masalsı boyutlarını irdeleyen bir kişilik karakteri gösterir. Hayvanlara duyduğu büyük ilgi ve sevgi, başta kedilerin yer aldığı, ama aslandan kuşa kadar her yaratığın onun resmine kolayca girip, ifade ve davranış simgeleri oluşturabilecekleri bir alan açar. Geçmiş zamandan yaşanan güne uzanan duyarlık birikimleri, resim dünyasını tüm biçimsel ilişkiler bağlamı içinde dengeleyen işlevler üstlenir ve onu tarihsel irade üzerinde temellenen büyük ustalar zincirine ekler.
İÇKİYİ FAZLA KAÇIRDI Kişiliğiyle de bir rint, bir kalenderdir; para, kendi deyişiyle hayatında hiçbir zaman 'nişan noktası' olmamıştır. Misal mi? Ankara'da Ziraat Bankası Genel Müdürlük binasının yapımında inşaat müdürüdür. Bir gün işe gelmez, gelmediği için istihkak imzalanmaz ve çalışanlar maaşlarını alamazlar. İş, sonradan anlaşılır. Burak, bir gece önce içkiyi fazla kaçırmıştır. Gece yarısı, o yıllarda devlet büyüklerinin oturduğu Mithat Paşa Caddesi'nden geçip evine giderken polislerin dikkatini çeker. Polisler, Burak'ı alıp karakola götürürler. Burak, her ne kadar "Ben mimarım, Ziraat Bankası inşaat müdürüyüm," falan derse de polisleri inandıramaz.
FIRÇASI KURUMAMIŞTIR Üzeri aranınca da cebinden 25 kuruş çıkar. Bu kez polisler, "Böyle bir mimarın cebinde 25 kuruş mu olur?" diyerek Burak'ı o gece nezarette tutacaklar ve bu nedenle de Burak ertesi gün işe gidemeyecektir. Bu anekdot da hayvan sevgisinin bir kanıtı değil midir? Fahir Aksoy, ölümünden üç-beş ay kadar önce Cihat Burak'ı evinde ziyarete gider. Bu arada birkaç kadeh de içerler. Aksoy, bir ara odanın içinde Burak'ın ünlü kedilerinden birisiyle bir farenin koşuştuğunu görür. "Cihat, odada fare var!" deyince, gülerek yanıtlayacaktır: "Onlar birlikte büyüdüler, çok iyi arkadaştırlar!" İlhan Berk'in deyişiyle 'resmimizin bu korkunç çocuğu'nun, Cihat Burak ustanın sergisi hafta içi ve cumartesi 09.30 - 18.30, pazar günleri 11.00 - 16.30 arasında İstanbul Modern Sanatlar Galerisi'nde izlenebilir. Göreceksiniz ki, ustanın boyaları hâlâ ıslaktır ve fırçaları asla kurumamıştır...
|