Dört ayakla koşan piyasa artık tek ayakla gidiyor
Son dört yılda finansal piyasaları sürükleyen üç ayakta ciddi zayıflamalara karşılık küresel risk alma iştahının etkisinde bir yıl sonu canlanması yaşanıyor
Bu canlanma içinde kazanç düzeyi yükseldikçe erken harekete geçenler kârlarını realize edecek. Yine piyasada harekete ilk geçenler kazanacak.
Türkiye finansal piyasalarında son dört yılda gerçekleşen eğilimin dört temel dayanağı vardı. 2002'nin son çeyreğinde başlayan küresel risk alma iştahı, tek başına hükümetle birlikte yakalanan siyasi istikrar, IMF progamına devam edilmesiyle ekonomik istikrarın sürdürülmesi ve AB süreci olarak sıralanan 4 ayaktan bazıları zayıflamaya başladı.
Zam ve vergi etkisi 2007 Bütçesi'nde vergi gelirlerinin yüzde 14.8 artırılabilmesi için yeni vergiler ve zamlar sözkonusu olabilecek. Bu da yüzde 4 olarak yazılan 2007 enflasyonunu artırıcı bir gelişme. Bütçe açığını 4 kat artışla sınırlamak için, bunlar yapılmak durumda. Yani 2007 yılı bütçesi eğer çok büyük özenle götürülmezse ekonomik istikrarı tehdit edecek nitelikte. Çünkü bütçe dışındaki fazla verecek kârlı KİT'ler kalmadı. Bu kalemin asıl büyük destekleyicileri Türk Telekom ve Tüpraş satıldı. O zaman yüzde 6.5'luk faiz dışı fazlayı tutturmada eğer KİT'ler geçmiş yıllardan daha büyük oranlı zamlar yapmak durumunda kalırsa, enflasyonla mücadele güçleşecek.
Sıkışma yılı Halbuki giderek artan cari işlem açığı, bütçe disiplininin geçmiş yıllardaki gibi aksatılmadan sürdürülmesini gerektiriyor. Bu yıl milli gelirin yüzde 0.5'ine inecek bütçe açığının 2007'de yüzde 2.7'ye çıkması, bu gerekliliği açıkça ihlal ediyor. 2007'de ekonomi cari açıkla enflasyon arasında sıkışabilir. Bir tarafı düzeltmek için, diğer tarafı yıkmak gerekebilir.
Ekonominin üç sorunu Cari açığın ise bu yıl 30.7, gelecek yıl 30.4 milyar dolar olması bekleniyor. Yani açığı kontrol altına almaya yönelik niyet ve politika yok. Bu sorun varlığını sürdürmeye devam edecek. Ekonomide yüksek cari açığa enflasyon ve bütçe disiplin sorunları da eklenmiş olacak. Bir olan sorun sayısının üçe çıkma ve seçim yılında IMF ile ilişkilerin kesilme ihtimali arttı. Son 4 yılda finansal piyasaları sürükleyen siyasi istikrar, IMF ve AB ayaklarında ciddi anlamda zayıflamalara karşılık, piyasalar, küresel risk alma iştahının etkisinde yıl sonu canlanması yaşıyor. Geçmişte 4 ayakla koşan piyasalar şimdi tek ayakla yoluna devam ediyor.
Türkiye farkı Gerçi ABD ve Avrupa borsaları rekorlarını kırıyor ama Türkiye'de borsa, faiz ve döviz mayıs-haziran çalkantısı öncesine yeni yaklaşıyor. Hisse senetleri mart başındaki düzeyinin yüzde 15 altında, dolar kuru yüzde 11 üstünde, Hazine faizi 9 puan yukarıda. 2007'ye ilişkin siyasi ve ekonomik risklerin varlığı, Türkiye piyasalarının küresel piyasalara paralel tam bir coşku yaşamasının önüne geçiyor. Bu da normal karşılanmalı.
Dışarısının etkisi Piyasalara yılsonu canlanması dış etkiyle geldi. Dolayısıyla canlanmanın ne kadar devam edeceğine, nereye kadar gideceğine, ne zaman sona ereceğine de dışarısı karar verecek diye beklenmeli. Yabancı fonlar ise küresel dalgalanmadan dolayı bu yıl iyi kârlar elde edemediler. Bu kârı sağlamaya yönelik hareket içinde piyasalar şimdilik olumsuz haberleri ve riskleri ikinci plana itiyor. Kazanç düzeyi yükseldikçe bu kez erken hareket eden kârı realize edecek. Yine harekete ilk geçenler kazanacak.
3 ayak devre dışı Genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaştıkça siyasi belirsizlik artıyor ve istikrarı zedeliyor. Tek parti hükümeti olmasına karşılık Ankara'da yaşanan gerginlikler siyasi istikrar görüntüsüne zarar veriyor.
AB ayağı tekledi AB süreci ise 3 Ekim 2005'te müzakerelerin başlamasıyla soğuma dönemine girdi. Aralık ortasında yapılacak AB Zirvesi'ne kadar Türkiye liman ve havaalanlarının Kıbrıs Rum Kesimi gemi ve uçaklarına açılmaması halinde, ilgili başlıklarda müzakerelerin askıya alınması güçlü bir olasılık. Önümüzde 8 Kasım'da açıklanacak AB İlerleme Raporu ve 15 Aralık'ta AB Zirvesi var. Piyasaların oynadığı temel senaryo, müzakerelerin toptan askıya alınmaması durumu ortaya çıksa bile, AB çabası geçen yıllardaki öneminde ve gücünde değil. Piyasalar bu ayaktan yoksun olarak yollarına devam ediyor.
IMF çabası zayıf IMF ile yürütülen programın etkisi de eski gücünde değil. Gözden geçirme için Türkiye'ye gelen IMF heyeti ortak bir açıklama yapmadan gitti. Daha sonra her iki taraftan yapıla n açıklamada gözden geçirmenin bazı şartların yerine getirilmesi halinde aralıkta onaya sunulabileceği belirtildi. Bu şartları pek bilmiyoruz. Ancak kamu sektöründe yüzde 6.5 faiz dışı fazlayı tutturmak için bazı KİT ürünlerine zam yapılması ve yeni vergiler söz konusu olabilir. Ancak bundan enflasyonla mücadelenin olumsuz etkilenmesi beklenmeli. Nitekim Merkez Bankası Para Politikası Kurulu 19 Ekim'deki kararıyla bu noktaya işaret ediyor ve gerekirse yani zamların enflasyona olumsuz etkisini azaltabilmek için, faizlerin artırılaca ğını belirtiyor.
Sonuç " Tarih onu bilmeyenlerin haricinde tekerrür etmez" Halil Cibran
|