|
|
|
|
|
|
'Mantı açmışlığım da var'
- Duyduğum kadarıyla sizin mutfakla aranız çok iyiymiş... - Buna duyduğum değil, gördüğüm kadarıyla denebilir (kilolarını gösterip gülüyor). Çok naziksiniz.
- Hayır yemenizi değil, verdiğiniz yemek tariflerini duydum. Misafir ağırlamayı sever misiniz diye soracaktım... - Evet büyük keyif duyarım, yemeği de ben yaparım. Benim annem iyi aşçıydı, eşim de iyi aşçıdır, ben de iyi aşçıyımdır. Yazık oluyor gelenlere...
- Evde herkes iyi aşçıysa size daha yazık oluyordur o zaman... - Yemek pişiren mutfakta doyar diye bir laf vardır ya, çok doğru. O zaman çok yiyemiyorsunuz. Masada otursanız daha çok yersiniz de eğer siz ağırlıyorsanız konuklarınızı, mutfakta da çalışmışsanız, artık kokudan mı, gözü mü doyuyor ya da 'bakayım nasıl oldu,' deyip arada atıştırıyor mu neyse çok yiyemiyor insan.
- Çok iyi yaptığınız bir yemek var mıdır? - Et, balık, salata. İyi meze de yaparım. Hamur işi pek yapmam. Aslında eskiden yapardım da şimdi yapmıyorum, mantı falan açardım yoksa.
- Mutfakta eşinizle iş paylaşımı var o zaman... - Ben bazen eşime "Çekil bakayım," derim. Ben kilolu olduğum için o daha sağlıklı bir mutfak yaşatmaya çalışıyor, ben de arada muzır şeyleri severim. Benim eşim ilk evlendiğimizde hiç yemek yapmasını bilmiyordu. Bir ıspanak yapmıştı çıtırtıdan yiyemedik, az yıkamış. Şimdi de o korkuyla ıspanakları yıkıyor, çitiliyor, sıkıyor, ortada ıspanak kalmıyor. Garip bir ot yiyoruz (gülüyor).
|
|
|
|
|
|
|
|
|