|
|
Açıkçası bu bir aşk mektubu: Ah Pedro ah!
Kadınları belki de hiçbir yönetmenin göremediği gibi gören İspanyol yönetmen Pedro Almodovar, son filmi Dönüş'le büyük ihtimalle Avrupa sinemasının Oscar'daki en güçlü adayı.
Almodovar ile tanışma şansına eriştim de, onun sarhoşluğu içindeyim. Hani 16'lık genç kızlar hayallerinin jönüyle tanışınca ayakları yerden kesilir ya, ben de bu 1.5 metrelik, kirpi saçlı ve gay adamın karşısında aynen o durumdaydım. Çünkü o, her filmiyle beni bir kere daha, o 'barok – kitsch' dünyasına ışınlayan, efkarı, neşeyi, hüznü, kahkahayı inciler gibi ipe dizen Pedro... Kadınları belki de hiç bir yönetmenin göremediği gibi gören, onları bir başka güzelleştiren, ağlatan, seviştiren, giydiren, soyan, acımasız kılan İspanyol yönetmen. Seçtiği muhteşem aktrislerin suretlerinde bütün Akdenizli kadınlara aşk ilan eden adam. 25 yıldır Cannes, Oscar, Goya, Golden Globe, Cesar gibi ödülleri biriktiren, Franco sonrası kültür hareketi 'Movida'nın perdedeki simgesi. Annelik, kadınlık, erkeklik, cinsellik, aşk gibi temaların virtüöz anlatıcısı... Öncelikle kalbinin şehri Madrid'i, bazen de Barselona, Kordoba gibi kentleri mekan tutar Almodovar. Ardından, aşık olduğu memleketine, İspanya'ya has geleneksel ögeleri, kan kırmızısı dekorlarıyla karıştırır. Travestiler, rahipler, rahibeler, ölümcül hastalar, uyuşturucu müptelaları, aile babaları, ev kadınları, çocuklar... Her birine şefkatle doğrultur objektifini. Onun her filminden çıkarken aynı his kalır içimde: Entelektüel bir algılamadan çok, duygularla, renklerle, acılarla, neşeyle sarıp sarmalanmışımdır ve asla unutamayacağım bir hikayeye tanık olmuşumdur.
SEDEF ECER
|