|
|
Ya çekip, vursaydı?
BU yazı cuma gününden yazılıyor. Bu nedenle konuyla ilgili benzer yorumların daha önceden yapılmış olma ihtimali yüksek. Ben yine de görüşümü, duruşumu ortaya koyacağım. Uzun süre magazin servislerinde çalıştım. Magazin Gazetecileri Derneği'nin ilk üyelerindenim. Magazin dergilerinde, eklerinde müdürlükler de yaptım. Bu nedenle çarkın işleyişini en yakından bilenlerdenim. Reha Muhtar'ın, İstanbul'un göbeğinde bir kafeteryada silahla tehdit edildiğini duyunca kanım dondu. Bir magazin programında bir hafta önce Reha Muhtar ile yardımcısı Gülşen Yüksel'in yanlarında arkadaşları olduğu halde yemek yedikleri görüntüler çirkin" bir tarzda ekrana yansıtılmıştı. Reha Muhtar'ın, iş başarısı nedeniyle mesai arkadaşı Gülşen'i alnından öpüp, kutladığı görüntüler "aşk imalı" metinler eşliğinde ekrana taşınmıştı. Reha Muhtar'ı da tanırım, Gülşen Yüksel'i de... Her ikisiyle de uzun süreli iş birlikteliklerim oldu. İyi biliyorum ki ortada aşkın "A"sı yok. Muhtar'ı tehdit ettiği iddia edilen Gülşen Yüksel'in eski sevgilisi E.'nin kıskançlıklarını ise zamanında duymuşluğum çok. Bu yönüyle genç arkadaşımız tahrike çok açık. İşte magazinci dostlarımın "sorumlulukları" da burada başlıyor. Öncelikle aşk imasında bulundukları kişileri ve onların yakın çevrelerini tanımaları, iyi araştırmaları gerekiyor. Yapacakları haberin "sonuçlarını" önceden kestirecek mesleki deneyime ve önseziye sahip olmaları şart. Haberi yapan magazinci dostlarım alınmasın ama burada ciddi bir "mesleki ihmal" bulunduğunu düşünüyorum. Eğer kıskanç ve sinirli genç, duygularına ve damarlarında dolaşan deli kana mağlup olup, o anda silahını ateşleseydi, bugün herkes farklı şeyleri, konuşuyor, tartışıyor olacaktı. Magazinde her kelimenin kurşun ağırlığında olduğu günleri yaşıyoruz. Aman dikkat!..
|