|
|
Mış gibi yapmak
Avrupa Birliği ile ilişkileri özetleyecek en iyi söz bu herhalde: Mış gibi yapmak. Onlar bizi gerçekten aralarında görmek istiyormuş gibi yapacak, özellikle siyasi iktidar ve bizler de reform sürecini destekliyormuş gibi yapacağız. Türkiye'de iktidarların vazgeçemediği güçler vardır, THY, VIP gibi. Her parti iktidara THY'yi özelleştirme, VIP uygulamasını daraltma iddiasıyla gelir, iktidara alışınca bu iki lüksü kaybetmeye katlanamayacağını anlar ve projeler rafa kalkar. Adaletin bağımsızlığı da böyle bir konu. Şimdi AB söylüyor diye kızanlar mutlaka çıkacaktır ama Türkiye'de kaç kişi yargının gerçekten bağımsız olduğunu iddia edebilir? Bu ülkede yargı bağımsız olsa, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi davası, Şemdinli davasında tanık olduğumuz olaylar yaşanır mıydı? Adalet Bakanı ve müsteşarının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda üye olmaması gerektiğini yıllardır vurgulayan yazılar yazılır. Şimdi bunu AB Komisyonu istiyor diye, bu talebe karşı çıkanlar olacaktır elbette. Ama bu da önemli değil, çünkü bu iktidarın böyle bir şey yapmaya niyeti yok. Ankara kriterlerine çeviririz, dediğimiz reform sürecini sonunda gerçekten Ankara kriterlerine çevirdiğimiz için bütün reformlar durdu. İktidar dişe dokunacak hiçbir alanda adım atmıyor, atamıyor. Yargıyı tam bağımsız yapmak istemiyor çünkü mevcut durumdan hoşlanıyor. Yargının kalitesini artırıcı hiçbir adım atmadığı gibi bu yoldaki önerileri kulak arkası ediyor. Sonuçta da AB bizi kaybetmeye dayanamazmış gibi yapıyor, iktidar da AB uğruna oy kaybetse bile reformlara devam edecekmiş gibi yapıyor. Yine sonuçta Türk insanının yaşam kalitesi Batılı komşularının çok çok gerisinde kalıyor, Türk insanı eğitimden sağlığa, yargıya kadar birçok alanda Batı ile kıyaslanmayacak seviyede bir hizmet almaya mahkum kalıyor. Kıbrıs'ı öne sürüp reformlara keskin bir fren yapan iktidar, Kürt meselesinden sonra Avrupa sevdasını da rafa kaldırmış görünüyor. Askerin bir dahaki çıkışına kadar AB'nin ateşli bir şekilde gündeme geleceğini sanmıyorum. Mehter marşı temposu ile "bir ileri, iki geri" yolumuza devam etmeye çalışır, kendi kriterlerimizle mutlu olmaya çalışırız ama zaman buna fırsat vermiyor. İnternet, televizyon, basın sayesinde insanlar çevrelerinde ve dünyada olup biteni hemen öğreniyor ve sorgulamaya başlıyor. Siyasi iktidarların işi giderek zorlaşıyor çünkü eskisi gibi bir ortamda politika yapmıyorlar. Mış gibi yapmaya devam ederlerse Anavatan'ın, DYP'nin, DSP'nin akıbetine uğraması kaçınılmaz olur.
|