|
|
'Bit pazarına nur yağdırmayı hiç sevmedim'
Geçmişte "Nerde o eski bayramlar," diyenlere kızan Metin Akpınar, yaşlandıkça onlara hak verdiğini belirtiyor. 'Bit pazarına nur yağdırmayı' sevmese de eskiden güzelliklerin daha fazla olduğunu söylemeden edemiyor.
Tiyatronun ve Türk Sineması'nın unutulmaz oyuncularından Metin Akpınar, Kanal 1'de başladığı Muhabbet programıyla tatlı sohbetini ekranlara taşıyor. Her hafta konuklarıyla gündemin sıcak olaylarını konuşan Akpınar, bugünlerde tatlı bir telaş içinde. Son zamanlarda sinemanın kendisine daha çok keyif verdiğini söyleyen usta sanatçı, Eve Giden Yol ve Amerikalılar Karadeniz'de 2 adlı iki sinema filmini daha yeni tamamladı. Bugünlerde, televizyon programının dışında yeni bir televizyon dizisi projesiyle ilgileniyor. Akpınar'la yeni programını konuşmak için bir araya geldik. Muhabbet'le birlikte bayramları ve mutfaktaki hünerlerini konuştuk. Geçmişte 'Ah o eski bayramlar,' diyenlere kızdığını söyleyen Akpınar, yaşı ilerledikçe onlara hak vermeye başladığını anlatıyor.
- Üç haftadır Kanal 1'deki Muhabbet programıyla seyircinin karşısına çıkıyorsunuz. Bu programı yapmaya nasıl karar verdiniz? - En önemli nedeni Şafak Bakkalbaşıoğlu'nun bana bir projeyle gelmesi. Proje üzerine kaynatırken böyle bir yola düştük. Bu bir gülmece, talk show programı değil. Haftanın sıcak, ayın ılık, yılın soğuk olaylarını konuklarımızla beraber değerlendirmek amacıyla yapılan bir program.
- Programınızı yeni bir kanalda yapıyorsunuz. Bu sizi tedirgin etmedi mi? - Esasında riskli. Ama kanal oturacaktır, onun için olumlu olumsuz bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Kanal 1'in Genel Müdürü Oğuz Koloğlu'nun bana gurur veren bir yaklaşımı oldu; "Yeni oturmakta olan bir kanalı tercih etmeniz bizim için gururdur," dedi. Bu benim için unutulmayacaktır bir laftır. Ben de canla başla çalışıyorum şimdi.
- Televizyon programlarının yüzleri, sunucuları da seyirciyi çeken faktörlerdir. Sizin varlığınızın, Muhabbet'i daha çok izleteceğini düşünüyor musunuz? - Bunu size sormalı, ben nasıl söylerim kendi kendime böyle bir şeyi. Ama ben de öyle olacağını düşünüyorum, diyebilirim. Kanal, "Zaten Metin Uca var, bir de Metin Akpınar olursa metni sağlam, dayanıklı programlar olur," diye düşündü herhalde (gülüyor).
- Muhabbet programı yapıyorsunuz. Peki arkadaş çevreniz içinde nasılsınızdır, muhabbetiniz sevilir mi? - Valla bunu da arkadaşlarıma sormanız lazım. Ben bu konuda tercih edilen bir adamımdır. Böyle şeyleri söylemek çok ayıp ama siz soruyorsunuz diye söyleyeyim. Bizim sohbetimiz, muhabbetimiz eskiden beri çok iyidir. Hatta haddimiz olmayarak biz ona 'Atatürk Sofrası' deriz. Uzun sürer, orada bilgi aktarımı da vardır, istihbarat da vardır, eğlence de vardır, sanat da vardır... Onun için bence keyiflidir.
- Herhalde bahsettiğiniz bu sofralar yemeli içmeli sofralardır. Programda kuru kuru nasıl gidiyor sohbet? - Çayımız, kahvemiz var hamdolsun. Gerisi yasak, keşke yasak olmasa da yapsak (gülüyor).
- Yarın bayram. Sizin için ne ifade ediyor bayramlar? - Önce Recep, Şaban, Ramazan kutsal aylarıyla başlayıp, bunların ödülü olan Şeker Bayramı vardır. Bir de yardımlaşma, dayanışma anlamında Kurban Bayramı'mız var. Onun dışında benim için çok önemli olan 23 Nisan Çocuk ve Milli Egemenlik Bayramı vardır. 19 Mayıs spor ağırlıklı olmasına rağmen gençlik bayramıdır ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'dır. Bunlar benim önde gelen bayramlarımdır. Ve bunlar kuralıyla kutlanması gereken bayramlardır.
- Peki siz de eski bayramları özleyenlerden misiniz? - Önceleri büyükler "Yahu eskilerin tadı kalmadı," dediğinde kızardım. Mesela rahmetli kayınpederim "Oğlum, patatesler bile bozuldu," dedi. Ben de "Baba atıyorsun ya! Patatesin de nesi bozulur, insaf! Kendi beklediklerinizi göremiyorsunuz diye üzülüyorsunuz," dedim. Anaa şimdi ben geldim 65 yaşına, olduk kayınpederim gibi. Bakıyorum bakıyorum, bir şeylerin eski tadı yok. Bit pazarına nur yağdırmak istemiyorum, hep ileriye dönük bakan bir insanım. Ama yine de estetik anlamında eskilerde güzellikler daha fazlaydı diye düşünüyorum.
- Bayramlarda tatile gidenlere kızıyor musunuz mesela? - Yoo onları yadsımıyorum. Niye gitmesin ki insanlar? Tatile de gitsinler. Ama ne olmasın mesela: Giderken yolda ölmesinler. Her bayramda 150 ölü, 700 yaralı, şu kadar ekonomiye zarar ve övünç... Önceki bayramlara görece az olmasının övüncü. Mesela geçen bayram 150'ydi ölü, bu bayram 149. 'Amaaan ne güzel az öldük,' diye sevinilen bir bayram.
- Eskiden bayramlarda bayramlıklar alınır, hatta diktirilir, özel olarak hazırlanılırmış. Sizce hala aynı özen gösteriliyor mu? - Belli yörelerde, belli aile yapısında hâlâ gösteriliyor bence. Eminim kırsalda bayramlar yine coşkuyla kutlanıyordur.
- Siz bayramlarda gelenim, ziyaret edenim olsun diye bekliyor musunuz? - Valla eksik olmasınlar, benim sülalem biraz kalabalıktır. Ama bulamıyorlar beni, ben bayramlarda pek evimde kalmadığım için epeydir o sıcaklığı yaşayamıyoruz. Yine de dediğim gibi eksik olmasınlar, arayanım soranım vardır.
- Bir gün bayramlar her yerde yeniden coşkuyla kutlanacak, eskisi gibi özen gösterilecek mi sizce? - Umarım. Yalnız burada iki açıdan düşünmek lazım. Bir kısım eski bayramlara yönelirken, bir kısım da bayramları tamamen unutacak. Hiçbir bayramın tadı kalmayabilir. Hatta yeni bayramlar icat edilebilir. Köpekleri giydirme bayramı, zürafa besleme bayramı... İnsana alışamayanlar hayvanlarla uğraşıyor, son zamanlarda bu moda oldu.
EYLEM BİLGİÇ
|