| |
Mülakat
Ne akraba ziyareti, ne eşdostla akşam yemeği... 15 kamu üniversitesinin 90 değerli bilim adamı bayram tatilini çalışma odalarında geçirdiler. Ve bir sorunun ayrıntılı, gerekçeli yanıtını hazırlamak için gecelerini gündüzlerine kattılar: "Neden rektör olmak istiyorsunuz?" Çünkü bu 90 seçkin bilim adamı 15 üniversitede yapılan rektörlük seçimlerinde ilk 6 sırayı aldılar. Ay başında, 3 gün boyunca Yüksek Öğretim Kurulu'nun (YÖK) önünde ter dökecekler. Hepsine aynı soru yöneltilecek: "Neden rektör olmak istiyorsunuz?" Bir bilim adamının yönetim görevine heveslenmesi dünyanın hemen hiçbir yerinde görülmüş şey değil. Ama Türkiye'de tam tersine, idarecilik araştırmacılığa, bir şeyler üretmeye tercih ediliyor. Neyse... Rektör adaylarının bu soruya ilk yanıtları herhalde şu olacak: "Cumhuriyet'in temel ilkelerine duyarlı gençlik yetiştirmek için..." (Dünyanın en eski üniversiteleri arasında sayılan La Sorbonne, iki hafta önce Abu-Dabi'deki kampüsünü açtı. Karma eğitim olacak, yani kız ve erkek öğrenciler bir arada okuyacak. Arap dünyasında ilk. Ayrıca kesinlikle laik eğitim verilecek. Arap dünyasında bir başka ilk. La Sorbonne çıtayı yükseğe koydu: Sırada Yunanistan, Japonya, Güney Kore, ABD, Çin, Singapur ve Hindistan kampüsleri var.) "Başka?" diye soracaklar YÖK üyeleri. Adaylar da notlarına göz atıp yanıt verecekler: "Öğrencilerimizin mezuniyet yılı ortalamasını makûl düzeye indirmek amacıyla hem derslerin doluluk, hem de devamlılık oranlarını yukarıya çekmek için..." (20 Ekim'de Finlandiya'nın Lahti kentinde yapılan AB zirvesinde Avrupa Teknoloji Enstitüsü kurulmasına ilişkin anlaşma imzalandı. Enstitü üniversitelerin araştırma ve innovasyon programlarına parasal destek sağlayacak. Çünkü Avrupa'nın araştırmageliştirme ve teknolojik buluş alanındaki geriliği AB'nin geleceği için en ciddi tehdit görülüyor.)
Yüksek öğretim: İhraç ürünü "Ya sonra" diyecekler YÖK üyeleri rektör adaylarına. Onlar da kendilerinden emin üçüncü maddeyi okuyacaklar: "Türkiye'nin geleceğine yönelik tehditlere karşı duyarlılık için..." (Almanya'da en iyi üniversitelere özel maddi imkânlar sağlama yarışmasının ilk yıl sonuçları açıklandı. Aralarında Amerikalı ve İngiliz bilim adamlarının da bulunduğu jüri, üç kurumu, "En seçkin üniversiteler" ilan etti: Münih Teknik Üniversitesi, Ludwig-Maxmilian Üniversitesi ve Karlsruhe Üniversitesi. Üçüne her yıl toplam 1.9 milyar avro ekstra ödenek çıkarılacak. 5 yıl boyunca.) "Başka" diyecekler YÖK üyeleri rektör adaylarına. Cevap: "Profesörlerin bilimsel araştırmaya daha fazla zaman ayırabilmeleri amacıyla öğretim görevlisi ve okutman sayısını artırmak için..." (İngiltere'de Başbakan Tony Blair'in halefi Gordon Brown her konuşmasına eğitimle başlıyor, eğitimle bitiriyor. Şöyle diyor: "İngiltere'nin bir numaralı ihracat kalemi yüksek öğretim olacak. Elimizi çabuk tutmak zorundayız; çünkü şimdilik ABD ile çekişiyoruz ama ufukta yeni rakipler belirdi; Kanada, Çin, Japonya, Kore, Avustralya, özellikle de Asya'nın üniversite platformu olmayı hedefleyen Singapur." ) Acaba hiç değilse ülkemizin iki ileri teknoloji enstitüsünün rektör adaylığına talip olanlara şu soruyu yöneltmek YÖK üyelerinden birinin aklına gelecek mi: "Okulunuzda 18 profesöre karşılık 28 koruma görevlisi bulunuyor. Siz üniversite misiniz, yoksa karakol mu?" Bu okulu merak mı ediyorsunuz? Dedik ya; topu topu iki tane. İnternet sitelerine girin, durumlarını görün.
|