| |
Erdoğan'ın yerinde olsanız Çankaya'ya çıkar mıydınız?
Kendinizi başkasının yerine koyup, onun durumunu ve duygularını anlama çabasına " Empati " deniyor ya... Bu bayram günü kendinizi Başbakan Erdoğan'ın yerine koyup, " Ben olsaydım ne yapardım " demeyi deneyebilir misiniz? Herhalde hem tatilini, hem de şeker düşmesinin nekahet dönemini yaşadığı Şeker Bayramı'nı geçirdiği Ege kıyısında, Erdoğan da " Ben benim yerimde olsaydım ne yapardım " diye düşünüp duruyordur. Ve herhalde çevresindekiler de, ona " Ben olsaydım sizin yerinizde, Cumhurbaşkanı olurdum " benzeri empatik ve sempatik mesajlar veriyorlardır. Bir düşünün... Canınız çekiyorsa ve olmak konusunda kararlıysanız, " Cumhurbaşkanı " olmanız işten bile değildir . " Acaba terfi edebilecek miyim " diye düşünen milyonlarca kamu görevlisi için bunun ne anlama geldiğini görmemeniz mümkün değildir. -İstersem Cumhurbaşkanı olabilirim! Ama aynı şekilde kendini onun yerinde koyanlardan pek çoğu da, gayet kolay " Ben Erdoğan' ın yerinde olsaydım asla cumhurbaşkanı olmazdım " şeklindeki empatik açıklamaları yapmaktalar. Bir nevi bekara karı boşamanın kolay olması gibi bir durum var ortada.
VEHBİ KOÇ 1980'lerde, Koç Grubu'nu da zor duruma sürükleyebilecek zarar rakamlarıyla faaliyetini sürdüren Asil Çelik şirketi, uzun uğraşlar sonunda devlet tarafından satın alınmıştı. Bu alımın gerçekleştiği akşam rahmetli Vehbi Koç bizim evde akşam yemeğine davetliydi. Asil Çelik'in iyi bir fiyat ödenerek kamulaştırıldığı haberi gelince Vehbi Bey hem neşelendi, hem de derin düşüncelere daldı. Çünkü Türkiye'de özel sektörün kurucu isimlerinden biri, sonunda devlet tarafından bir çeşit kurtarılmış oluyordu. Bu düşüncesini anlayınca, kendimce bir çözüm önerdim ona: -Vehbi Bey... Sırtınızdan Asil Çelik' in yükünün kalkması başlı başına bir kazanç. Bunun kamulaştırılmasından elde edeceğiniz rakamı almasanız da olur. Bunu Kızılay' a bağışlayın. Böylece kimse Koç' u devlet kurtardı diyemez. Vehbi Bey şöyle bir yüzüme baktı, güldü ve azarladı beni: -Mehmet Bey, senin hayatında 10 milyon doların oldu da, bunu hiç Kızılay' a bağışladın mı ki, dedi. " Ben Erdoğan' ın yerinde olsaydım Cumhurbaşkanı olmazdım " diye akıl öğretenlere de elinde olsa birer birer cevap verip şöyle diyebilir Tayyip Erdoğan: -Hanginizin önüne isterseniz cumhurbaşkanı olabileceğiniz fırsatlar geldi de, hayır dediniz. Seçilmişlerden Celal Bayar mı, Turgut Özal mı, Süleyman Demirel mi hayır diyebildi cumhurbaşkanı olabilmek seçeneği önünde dururken? Aslında ben olsaydım Erdoğan'ın yerinde cumhurbaşkanı olurdum herhalde.
BAŞBAKAN DÜŞÜNSÜN Düşünün ki başbakan olmanın bütün sorumluluklarından kurtuluyorsunuz. -Bana ne Türkiye AB' ye girmiş ya da girmemiş. Ben Çankaya' da oturur ve sadece mesajlar veririm. Hatta gerekirse, arada bir Avrupa' ya rest de çekebilirim. Gerisini başbakan kimse o düşünsün. -Ödemeler dengesi açık veriyorsa, bu açığın giderilmesi için başbakanı uyarırım. İşsizlik varsa iş yaratılması için uyarılarda bulunurum. Yargının bağımsız olmasını, yürütmenin yargı kararlarına uymasını isterim. Siyasal kadrolaşmayı kınarım. Büyükelçileri kabul ederim. Canım isterse dış seyahatler yaparım. Gerisini başbakan düşünsün. Evet... Siz Tayyip Erdoğan'ın yerinde olsaydınız ne tür bir karar verirdiniz? Canınız isterse cumhurbaşkanı olabileceksiniz. Olsanız mı, olmasanız mı? Bu durumda " Hayır " demeyi denediğinizde, kanınızdaki şeker mi düşerdi, yoksa tansiyonunuz mu yükselirdi? Hepinizin bayramını kutlarım bu arada.
|