| |
|
|
Bugünün Baba Tahir'i
Yılmaz Özdil, dün medya çevrelerinin bir süredir bildiği ama kimsenin dillendirmediği bir olayı yazdı. Bir gazeteci, genel yayın yönetmeni sıfatı da taşımış olan bir gazeteci bundan birkaç ay önce bir medya patronunu arayarak yanında çalışmak istediğini söyledi. Gerekçesi çok "dostçaydı": "Bizim gazeteye sizin grup aleyhine yayın yapmamız için baskı yapılıyor. Ben gerçekleri bildiğim için bunun parçası olmak istemiyorum." Ama bir de "minik" talebi vardı. Bu talep Yılmaz Özdil'in yazdığından 100 bin dolar daha fazla, tam tamına 180 bin dolardı. "Çalıştığım gazeteye 180 bin dolar borcum var. Bunu kapatmam lazım" dedi. Medya patronu "şantaj" kokusunu alınca talebi reddetti. Ve ertesi gün söz konusu gazeteci diğer grup aleyhine yazılara başladı. Açıkçası 23 yıldır Babıali'deyim. Böyle bir rezalet, böylesine satışa çıkarılmış bir yazı ve yazar görmedim. Ama Doğan Satmış yaklaşık 100 yıl kadar önce yine Babıali'de böyle bir olayın yaşandığını anlattı. Dönemin ünlü gazetecisi Baba Tahir, Sular İdaresi'nden avanta ister. Verilmeyince yazıyı döşenir: "Terkos'a domuz ölüsü düştü. Suları kullanmayın." İstanbul'da panik başlayınca Baba Tahir'e hemen bir "indirme" yapılır. Üç gün sonra Baba Tahir şöyle yazar: "Telaş etmeyiniz, Terkos Gölü'ne düşen ahu gözlü bir ceylanmış." Yani Yılmaz Özdil'in dediği gibi Babıali şimdi kirlenmedi. Pislikler her zaman oldu. Herhalde bu bizim başımıza gelen olay da yüz yıl sonra hâlâ hatırlanacaktır.
|