kapat
   
21 Ekim 2006 Cumartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Servislerimiz
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Dışarıdakilerin sayısı içeridekilerden az mı sanki?

Akıl hastanesinin duvarı üzerinde bir akıl hastası oturmuş, yoldan gelene geçene bakıyormuş. Geçenlerden biri "Siz içeride kaç kişisiniz" diye sormuş akıl hastasına. Gülmüş akıl hastası, "Asıl siz dışarıda kaç kişisiniz" diye cevap vermiş.
"Dışarıdakiler"in bireysel çılgınlıklarını yansıtan haberleri okurken, herhalde onların sayısının içeridekilerden az olmadığını hepimiz tahmin ediyoruzdur. Eşini öldüren, ablasını boğan, öğretmenini bıçaklayan, anababasını katleden insanların haberleri, eskisinden daha fazla görülmeye başladı.
Ama bunlar neticede bireysel çılgınlıklar. Dünyanın her ülkesinde, her toplumda var böyle insanlar. Kimi kimseye zarar vermeden aramızda dolaşıyor ve uyumsuzlukları ile sadece kendilerine zarar veriyor. Kimi de haberlere konu olan cinayetlerin ve hatta katliamların faili oluyor.
Ama bir de "Toplu çılgınlıklar" var ki bunları anlamak kolay değil.
Bunlara çok basit bir örnek verirsek, bizdeki Fenerbahçeli ve Galatasaraylı fanatiklerin birbirlerine karşı hissettikleri düşmanca duyguların yansımasını gösterebiliriz.

FANATİKLER
Bu iki kulübün futbol takımlarının ligdeki performansları da, Avrupa ligi ve kupası maçlarında sergiledikleri oyunlar da açıkçası pek parlak değil. Ülkesi İngiltere'de Manchester United taraftarı olduğunu söyleyen ve Türkiye'de izlediği futbol karşılaşmaları hakkında "Kaliteli bir futbol değil" diyen bir yabancı şirket yöneticisi ile konuştuk geçen hafta.
Buna karşı, bu iki köklü kulübün fanatik taraftarları da, yöneticileri de, içinde bulundukları sportif duraklama dönemini nasıl aşacaklarının yollarını aramak yerine, birbirlerine nasıl zarar verebileceklerinin yöntemlerini bulmaya çalışıyorlar. Hepsi okumuş yazmış, önemli görevlerde bulunan Fenerli fanatikler toplanıp, Galatasaray'a karşı ne tür spor dışı eylem koyacaklarını planlıyor. Hatta bazıları, Fener'i eleştiren programların yayınlandığı televizyon kanallarına reklam ambargosu falan koydurmayı bile düşünüyor. Aynı şekilde Galatasaraylı fanatikler de, takımlarının hiç galibiyet alamamasının nedenlerini irdeleyecek yerde, Fener yöneticileri hakkında ne tür incitici sözler üretebileceklerini araştırıyorlar.

RTÜK TAVSİYESİ
İnsanların ve toplumların ilişkilerini sporun geliştirmesi beklenirken, bu şekilde spor ülkemizde, taraftarların birbirlerinden nefret etmesine, birbirlerini düşman görmesine neden olan bir faaliyet alanına dönüşüyor.
Bu "Dışarıdakiler"in yaptıklarına bir örnek değil midir? Bunun benzerini siyasete ve ekonomiye yaklaşımlarda sergilenen davranışlarda da görmüyor muyuz? Örneğin bir avuç Fransız politikacısı, kendi ülkelerinin aklı başında kesimlerinin de, dünya kamuoyunu oluşturan düşünce sahiplerinin de kınadığı bir metni, kanunlaştırmaya çalışıyor.
Bu akıl dışılık, tarihi ve tartışmayı kanun zoruyla dondurmak anlamına geldiği için, alaya alınıyor.
Bakıyorsunuz bizde de RTÜK buna karşı "Toplumsal tepkinin yansıması" diyerek, Türk televizyonlarında Fransız kaynaklı yapımların oynatılmaması için tavsiye kararı alıyor.
Eğer bu çizgi devam ettirilirse, bakarsınız Türk Dil Kurumu da, Fransızca kökenli kelimelerin kullanılmaması için uyarılarda bulunabilir. Bir başka kurum da orkestralara "Ravel'i, Debussy'yi, Cezar Franck'ı repertuarınızdan çıkartın" der.

BANKACILIK
"Toplu çılgınlıklar"a verilecek o kadar çok örnek var ki.
Daha dün bankacılık sisteminiz kilitlenmiş, sayısız bankanız batmışken, mucizevi bir şekilde toparlanıyorsunuz. Bankacılığınıza ve ekonominize yabancı bankalar da güvenmeye başladığı için, iyi fiyatlarla alım talepleri geliyor. 100 milyon dolar etmez denilen bankalar, milyar dolarlık fiyatlarla müşteri buluyor. "Türkiye riski"ni, yabancı sermaye de paylaşıyor. "Sıcak para" değil, "Kalıcı sermaye" giriyor ülke ekonomisine.
Derken bir matem, bir keder kaplıyor kamuoyunu. "Bizim bankalarımız neden yabancıya gitti" diye ağlama sesleri duyuluyor.
Evet... Biz dışarıda kaç kişiyiz acaba? Herhalde sayımız içeridekilerden az değildir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Pozisyon bağımlısı siyasetçiler, ülkeyi zora sokar...   / 20-10-2006
 Güleriz gülecek halimize...   / 19-10-2006
 Tevekkül ile ihmal birbirine karışmamalı...   / 18-10-2006
 Siyasetçi ne işe yarar?   / 17-10-2006
 Gerçekten "onlar" mı bizi AB'de görmek istemiyor?   / 16-10-2006
 En büyük tehdit toplumsal yorgunluktur   / 15-10-2006
 Yeni Türkiye artık eskisinden farklı olmalı...   / 14-10-2006
 Fransa'yı bilelim ama Fransız olmayalım...   / 13-10-2006
 Tarihimiz 1923'te başlasa bu sorunlar hiç olmazdı ki...   / 12-10-2006
 Heykele selam izolasyona devam: Kuzey Kore   / 11-10-2006
YILMAZ ÖZDİL
Referandum...
Peynir büyük, mesafe kısaysa... Delikten...
MEHMET BARLAS
Dışarıdakilerin sayısı içeridekilerden az mı sanki?
Akıl...
FATİH ALTAYLI
Bugünün Baba Tahir'i
Yılmaz Özdil, dün medya...
ERDAL ŞAFAK
Kurgu ve ezber
Fotoğrafın bütünü yavaş yavaş...
MEHMET ALTAN
Tatlı yiyelim tatlı konuşalım...
Geçen pazar, ABTürkiye...
ABD'yi keskin nişancılar vurdu
Amerikan CNN televizyonu kasımdaki Kongre seçimleri öncesi Irak'taki...
Peçeli öğretmen tazminat kazandı
İngiltere'de geçtiğimiz hafta ülkeyi karıştıran peçe davası...
Elde var sıfır
Elde var sıfır
Üç büyükler, Şampiyonlar Ligi'nde ve UEFA Kupası'nda sıfır çekti. Bu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu