'Kımıldamayın'
G.Birliği'ni yenince kendi deyimiyle sarışın ve mavi gözlü olan Tigana yine bildiğini okudu. Takım orta alanda çoğalamıyor, top tutamıyor ve rakibe istediği gibi at koşturması için inanılmaz büyük boşluklar kalıyor. Robbie Keane o boşlukları nakış gibi işlerken savunmanın arkasına harika paslar atıyor. Beşiktaş kulübesine baktığımızda Tigana tedbir olarak, her zamanki gibi "Geri gelin, yerinizi kaybetmeyin, kımıldamayın" talimatı veriyor. Sonuç; koca ilk yarıda Beşiktaş, Burak'ın frikiği dışında "Gık" bile diyemeden bir de gol yedi. O tek pozisyonda Burak müthiş vurdu, kaleciyi de kaleye sokmayı başardı ama topun girmesi gerekiyordu, o girmedi. Yazık ki bu manzaranın sorumlusu yine Tigana'ydı.. Şu maçta tek forvet, çift ön libero oynayıp takımı ortada kalabalık tutsa her şey farklı olabilirdi. Bırakın oyun dizilişini, tüm yanlışlarına rağmen futbolcuları böylesine kilitlemeyip inisiyatif kullanma şansı tanısa yine bazı şeyler değişebilirdi. Yapmadı... Terzi böyle olunca, kumaş uzamış, kısalmış farketmiyor. Bu terziyle bu kumaştan elbise çıkmaz. Ligde çıksa Avrupa'da çıkmaz. İlk yarı sonunda soyunma odasına boynu bükük giden Beşiktaş, ikinci yarıda sağ kanada Ali Tandoğan'ı alacak diye bekliyoruz, beklediğimizle kalıyoruz. Koydunsa bul Ali Tandoğan'ı. Mehmet Sedef çıkıyor ki bu doğru bir tercih, Bobo forvete, Burak sağ kanata, Fahri sola geliyor. Runje ile birlikte yuhalanana kadar da sol kanatta hiç bir şey yapmıyor Fahri. Beşiktaş ilk yarıya oranla biraz hareketlenip oynar gibi yapsa da bitirici noktalarda eriyip bitiyor. Buna karşılık Tottenham ne istediğini bilir bir halde Beşiktaş'ın hata yapmasını bekliyor. Nitekim 63'te Üzülmez'in pes edip bıraktığı noktada Berbatov dört hafta önce Gökdeniz'in yaptığını benzer bir 'zulüm' yaparak Baki'yi evire çevire geçip golü atıyor. Maç burada bitiyor!
ALKIŞLAR MARCİO NOBRE'YE Son çare İ.Akın'ı sahaya sürüyor Tigana. Ama neye yarar. Orta sahada basan oyuncu sayısı azalınca savunma kevgire dönüyor. Bir tek Nobre alkışı hak ediyor. Bakıyor kimseden fayda yok orta sahaya gelip top çalıyor, arkadaşlarına pas veriyor. Rakip defansın arasında tek başına savaşıyor. Elbette yetmez bu gayretler bir İngiliz takımını devirmeye, yetmedi de. Beşiktaş'ın oyun kurucusu Ricardinho, bunu yapacağı zaman yanında hareketlenen tek arkadaşını göremiyor. Ricardinho değil Ronaldinho olsa bir şey yapması mümkün değildi. Yapamadı da... Beşiktaş hak ettiği bir yenilgi aldı dün gece. Robbie Keane'nin organizatörlüğünde bir dakika yerlerinde durmayan Tottenham'lı oyuncular, yerlerinden kımıldamayan Beşiktaşlı futbolcuların bıraktığı boşlukları iyi değerlendirdiler. İngiliz takımı King'le de savunmasının önüne duvar ördü. Duman gibi görülse de tutulamayan Ghaly ve Berbatov'u da bunlara ekleyince maçı kazanacak sinerji ortaya çıkıyordu zaten. Hal böyle olunca, skor da öyle oluyor işte.
|