Tavada Galata Kulesi
İstanbul'da turist turist takılmayı kendisine görev edinmiş (Niçin? Niçin? Niçin?) yazarınız yola devam ediyor. Ve şimdi de Galata'dan bildiriyor! Bu ihmali yüreğim kaldırmıyor, içimden kenara çekilip tek ayak üstünde durmak geliyor sayın seyirciler. Öyle cezalıyım yani. Çünkü Galata o kadar güzel ki... Tünel'den aşağı yürümeye başlar başlamaz dünyanız değişiyor. (Değişmeden olmaz zaten!) Hatta o kadar değişiyor ki; yol kenarında mavi muşambalı el arabasına inci gibi dizdiği hindistancevizleri satan abi bile gözünüze anlamlı geliyor. N'apalım göz bu, havaya girmeye görsün. Neyse, önce sağlı sollu müzik dükkanları sizi çocukluğunuza götürüyor. Tık! Tık! Tık! Kim geldi? "Pişmanlıklardan bir demet" tabii. Saksı kafam! Sıkılıp da şu piyanoyu bırakmayacaktın hatta ne bulursan tıngırdatacaktın. Yapamadın ya, vur kendine! Tembel teneke!
ÇEK KIZIM BİR FOTO... Tamam canım, buraya hırpalanmaya gelmedik. Turistiz! Turist! Çek kızım iki foto. Kaldırım kenarına oturmuş çocuklar, iftar saatini beklerken elindeki bir yeri silmediği eksik kalmış bezle, masaları da silen abiler. (Olsun niyetleri güzel!) Sol kanatta yeşil hırkası omzunda kitap satan bir abla, küçük dükkanında kendi yaptığı şapkaları satan amca... Ooo bakıyorum bir iki tasarım mağazası da açılmış. Mumlar, tablolar, fincanlar vesaire. Nihayet geldik kuleye. Pek tabii ki fotoğraf çeken çekene. Üç kız, kuleyi arkasına alarak birbirine sarılıyor, dördüncü kız anı ölümsüzleştiriyor. Sonra fotocu kız "Hani bana hani bana" diyor, bu sefer üçüncü kız o oluyor. Elinde makineleri poz verecek kadar güvenecekleri (makineyi kapıp, arazi olanlar da var hani) birini arayan çiftlerimiz de yok değil. Korkarım an itibariyle, o güvendikleri insan benim! Şimdi de çiftleri şip-şaklamak görevim. Çok pardon da fotoğraf derdindeki herkes Türk mü? Yoksa bana mı öyle geliyor...
BURUNLARA MANDAL! Hazır gelmişken Galata Kulesi'ne çıkmadan olmaz. Kapıdan giriyoruz, bu kez önümüzde kimler? Sırt çantalı, mini kameraları turistler!!! Onlara giriş 10, yerlilere 5 YTL! Biletini alıyorsun asansöre binip yedinci kata çıkıyorsun. Çıkalım! Offf bu ne koku? Üç sene fırında beklemiş bayatlar ötesi yağla, tepenizde kızartma yapıyorlar sanki. Öyle korkunç bir koku, Galata Kulesi'nde olur mu? Burunlara mandal lütfen! Bu arada ramazan boyunca gündüzleri sekizinci kattaki kafe kapalı! Neden? Öyle! Türkler sadece aşağıda fotoğraf çektiriyor ama öyle! Çünkü bize ramazansa, turiste de ramazan! Yemesin, içmesinler! Geldik dokuzuncu kata, muhteşem manzaraya. Sinirden kendimi Hezarfen Ahmet Çelebi misali kulenin tepesinden boşluğa bırakacağım da Haliç buradan bir başka güzel ama...
|