|
|
İşte gerçek soykırımın belgesi
Pazar günü Super Lady programının bitiminde sabaha karşı eve döndüm. Alışkanlığım olduğu üzere televizyon kanallarına şöyle bir göz gezdirirken, Kanaltürk'te yayınlanan "Gizli Belgelerle Fransa'nın Cezayir Soykırımı" belgeseli gözüme ilişti. Fransa'nın soykırımı inkarı suç sayan tasarıyı parlamentosunda görüşeceğini duyduğumuz ilk günden bu yana ekranlara yansıyan siyah-beyaz görüntüleri hatırlarsınız. Fransa'nın Cezayir'i işgal ettiği yıllarda Fransız askerlerinin sivilleri acımasızca öldürdüğü o görüntüleri... Hani sırtından vurulduğunda, başındaki takkesi iki metre havaya fırlayan zavallı, çadırın önünde kurşuna dizilen kadın ve diğerleri... Bu kez belgeseli "belge" haline getiren sadece bu görüntüler değildi. O dönemde Cezayir'deki operasyonlara katılan Fransız askerleri olan biteni anlatıyordu. İşkencenin, mezalimin bini bir paraydı. Bir asker, birliğindeki odaya girdiğinde şoka uğramıştı. Çünkü komutanı, çırılçıplak soyduğu bir Cezayirli'ye işkence yapıyordu. Adamı ıslatmışlar, kulağına ve cinsel organına bağladıkları kablolarla elektrik veriyorlardı. Asker, "Cezayir'de işkence olduğunu biliyordum. Ama bu kadarını tahmin etmiyordum" diyordu. "Kaç kişi öldürüldü?" sorusuna karşılık ise "Size bir sayı veremem. Birliğin etrafı çukurlarla doluydu. Çukurlar da insanlarla..." dedi. 1940'lı yılların ortalarından sonra Fransızlar'ın Cezayir'de bir buçuk milyon kişiyi öldürdüğü tahmin ediliyordu. Fransa, Cezayir'de napalm bombası da kullanmıştı. Bir Fransız doktora sordular: "Napalm bombardımanından kurtulan kişileri tedavi ettiniz mi?" Doktorun yüzü buruştu: "Hayır. Çünkü kimse kurtulamıyordu. Geride sadece külleri kalıyordu..." Bir başka Fransız askeri gözyaşlarıyla anlattı: "Benim birliğimden beş asker 15 yaşındaki bir Cezayirli kıza tecavüz ediyordu. O anda müdahale edemedim. Komutanıma şikayet ettim ama hiçbir sonuç alamadım. O andaki çaresizliğimden hala çok utanıyorum..." Ve en çarpıcı açıklama yüksek rütbeli eski bir askerden geldi: "O dönemde hapse giren hiçbir Cezayirli dışarıya sağ çıkmamıştı..." Ne yazık ki, benim gibi pek çok kişi, Fransa'nın Cezayir'deki katliamının boyutlarını 60 yıl sonra, Ermeni iddialarına karşı kendimizi savunmak zorunda kalmamız vesilesi ile öğrendi. Bence Fransızlar'ın Cezayir'de giriştikleri soykırımı dünyanın gözüne sokmak, Ermeni iddialarını benimseyen Fransa'ya karşılık vermeye çalışan biz Türkler'in umutsuz bir çabası olarak kalmamalı. Fransa'nın bu yüzünü teşhir etmek, her dünya vatandaşı için bir "insanlık görevi" olmalı... Bize gelince... Cezayir'in bağımsızlığını en son tanıyan, Fransızlar'ın gerçekleştirdiği soykırımı, 60 yıl sonra kendimize kalkan aradığımız zaman hatırlayan bir ülke olarak, onlara koca bir özür borcumuz var.
|