|
|
Sahabeler Diyarı Şehri İstanbul
Müslümanlar fethini peygamberimizin hadisiyle müjdelemesi ve şehri fethedecek askerlerin övülmesi yüzünden İstanbul'u ele geçirmek için adeta birbirleriyle yarıştı... Kuşatmalarda Hazreti Muhammed'i görmüş ve arkadaşlık yapmış onlarca sahabe, şehit düşüp bu kente gömüldü.
İstanbul kuruluşundan itibaren onlarca kuşatma geçirdi. Ancak İstanbul'un fethi için en fazla gayreti Müslümanlar sarfetti. Araplar, 660'lı yıllardan 970'e kadar 300 yıl içinde dokuz defa İstanbul'u kuşattı. Osmanlılar zamanında ise dünyanın gözdesi olan şehir dört defa kuşatıldı ve 1453'te Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedildi.
PEYGAMBERİMİZİN HADİSİ Hz. Muhammed'in "Konstantiniyye (İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandandır; ve onu fetheden ordu ne güzel ordudur!" buyurması Müslümanlar'ın dikkatini İstanbul'a çevirmişti. Bu hadiste hem İstanbul'un fethi hem de o fethe katılanlar müjdeleniyordu. Bu yüzden ilk Müslümanlar, İstanbul'un fethine büyük önem vermiş ve çok erken tarihlerde İstanbul'u defalarca kuşatmışlardı. Bu kuşatmalar sırasında Peygamber Efendimiz'in çok sayıda arkadaşı da şehid olmuştu. Fatih Sultan Mehmed, 1453'te İstanbul'u fethettikten sonra İstanbul önlerinde şehid düşen Peygamberimiz'in arkadaşlarının bir kısmının mezarlarının yerleri tespit edilip, üzerlerine türbe inşa edildi. Mezarlarının yeri bulunamayan veya İstanbul'a gelmemiş bazı sahabeler için de makamlar yapıldı. Fakat yakın zamana kadar kaynaklara inilerek ciddi bir çalışma yapılmadığı için bu konuda fazla bir bilgimiz yoktu. Bilge Danışmanlık yayınları arasında çıkan Dr. Coşkun Yılmaz ve Dr. Necdet Yılmaz'ın uzun araştırmalara dayanan "İstanbullu Sahabeler" isimli kitapları İstanbul'un ebedi misafirlerini teferruatlı olarak anlatıyor.
İSTANBUL KUŞATMALARI Peygamberimiz'i tanıyan ve gören Müslümanlar'a genel olarak sahabe denir. Fakat kavram asıl manasını, Hz. Peygamber'e muhabbette ve ona yardımda sergilenen tavırda bulur. Mesela, Bedir Savaşı'na katılan Müslümanlar sonraki savaşlara katılanlardan daha üstün tutulmuştu. Hz. Muhammed, İstanbul'un fethiyle ilgili ilk müjdeyi, Mekkeli müşriklerin saldırısından korunmak için Medine'nin etrafına hendeklerin kazıldığı 627 yılında vermişti. Bu, o günün şartlarında inanılması kolay haberlerden değildi. Hz. Peygamber, Medine'yi etrafına surlar kazarak korumak için şehrin etrafına hendekler açan Müslümanlar'a dönemin en büyük devletlerinin; İran'ın, Suriye'nin, Mısır'ın, Yemen'in, Bizans'ın, İstanbul'un fethini müjdeliyordu. Münafıklar ise bu sözler karşısında "Medine'nin dışına bile çıkamıyorsunuz" diye alay bile etmişlerdi. Bizans'a karşı ilk gazalar Peygamberimiz zamanında başladı ve hulefai raşidin zamanında hızla devam etti. Müslümanlar, ilk defa Hz. Osman döneminde karadan ve denizden İstanbul'a ulaşmak için ciddi hazırlıklar yaptılar. 655'te İstanbul'a hareket eden ilk donanma Anadolu'nun güneybatı sahillerinde ve Antalya'ya bağlı Fenike açıklarına kadar ilerledi. Bu bölgede meydana gelen savaşta Bizans donanması imha edildi. İlk İstanbul kuşatması 668'de gerçekleşti. Müslüman Arap ordusu Malatya-Kayseri-Eskişehir istikametini takip ederek Kadıköy'e geldi ve kışı burada geçirdi. Merkezden istenen yardımcı kuvvetler de 669 ilkbaharında İstanbul'a gelerek Sütlüce'deki Cemal Efendi Türbesi'nin bulunduğu bölgede konuşlanarak İstanbul muhasarasına katıldı. Bu ilk kuşatmaya katılan sahabelerin en tanınmışı halkımızın Eyüp Sultan olarak andığı Hz. Ebu Eyyub Halid el-Ensari idi. Eyüp Sultan, Peygamberimiz'i Medine'de evinde aylarca misafir etme şerefine erişmiş bir sahabeydi. İslam tarihinin ünlü simalarından dört Abdullah'tan üçü de bu kuşatmaya katılmıştı. Bunlar, Peygamber Efendimizin amcası Hz. Abbas'ın oğlu Abdullah, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah ve cennetle müjdelenen sahabelerden Hz. Zübeyr'in oğlu Hz. Abdullah idi. Bunlar dışında çok sayıda sahabe de İstanbul önlerine gelmişti. Peygamber Efendimiz'in arkadaşlarının katıldığı ikinci İstanbul seferi ise 673'te başladı. 674'te İstanbul karadan ve denizden kuşatıldı. Bu kuşatma 6 yıl sürdü, ancak bir netice alınamadı.
İSTANBUL'DA SAHABE MEZARLARI Bu iki kuşatma da, sahabelerin katılımı ve onların İstanbul'un fethine verdikleri değer açısından çok önemlidir. Bu seferlere ileri yaşlarına rağmen çok sayıda sahabe atlı ve yaya olarak katılmış, binlerce kilometre yolu aşarak İstanbul önlerine gelmiş ve savaşmışlar ve bu topraklarda şehid olmuşlardı. Sur çevresindeki bazı bölgelerin sahabeler haziresi, yani kabristanı olarak anılması da bunun işaretidir. Mesela, Peygamber Efendimiz'in süt kardeşi Hazreti Şeybetü'l Hudri'nin türbesinin bulunduğu Ayvansaray'da sur dibindeki hazire onlarca sahabenin savaş sırasında şehid olarak defnedildiği yer olarak bilinir. Bu yüzden, daha Fatih Sultan Mehmed zamanında buraya türbe yapılmış, türbedarlık görevini de Fatih döneminin önemli isimlerinden Toklu Dede üstlenmişti. Eyüp Sultan başta olmak üzere birçok sahabenin İstanbul önlerinde şehid düşmesi, şehrin alınması için Müslümanlar arasında bir fetih motivasyonu oluşturmuştu. Sahabenin mezarlarının Bizans'ın elinden kurtarmak da fethin önemli manevi sebeplerindendi. Sahabenin İstanbul'daki varlığı o kadar önemliydi ki, Osmanlı alimleri, onlardan dolayı şehrin ebediyen Müslümanlar'ın elinde kalacağına inanırlardı.
|