|
|
|
|
|
|
Okumayı çözemediyse Einstein gibi olabilir
Çocuğunuz öğrenme güçlüğü çekiyorsa, üçüncü sınıfta olduğu halde okuma konusunda sorunlar yaşıyorsa; tıpta bu sorunun adına 'disleksi' deniyor. Bilimin dehası Albert Einstein ve resim sanatının dehası Leonardo Da Vinci'nin de yaşadığı disleksi, erken teşhis edilirse tedavi edilebiliyor.
Çocuğunuza 'okuma güçlüğü' olarak tanımlanan 'disleksi' teşhisi konulduysa hemen paniğe kapılmayın çünkü tedavisi var. İnternational Hospital'den Psikolog Ferahim Yeşilyurt, 'disleksi'nin nedenlerine ve çözüm yollarına yönelik sorularımızı yanıtladı:
* Disleksi nedir? Özel bir öğrenme güçlüğü olup, her türlü zeka düzeyinde görülebilir. Kişi, yazıdaki kelimeleri doğru ve akıcı olarak okuyamaz. Kelimeleri seslendiremez ya da seslerin şifresini çözümleyemez. Aşina olmadığı kelimeleri konuşurken, kullanmasına karşılık basılı haliyle çözümlemekte zorlanır. Sesleri tam ayırt edemediğinden yazma güçlüğü de çeker. Kısa süreli bellek, matematik faaliyette yoğunlaşma, kişisel organizasyon ve sıralama alanlarında da zorluklar yaşar. Araştırmalara göre; toplumun yüzde 4-5'inde değişik düzeylerde disleksi görülüyor.
* Zeka düzeyine etkisi var mı? Disleksi bir zeka düşüklüğü göstergesi değildir. Hatta bazıları üstün zekalı da olabilir. Okuma güçlüğü yaşayan pek çok çocukta zeka geriliğinden şüphelenir. Oysa dislekside çocukların zekasının normal ve hatta çoğu zaman da normalin üstünde olduğu tespit edilmiştir.
* Disleksinin çeşitleri neler? Öğrenme bozukluğu, genel bir tanı grubudur. Kendi içinde alt başlıklara ayrılır. Okuma sorunları için disleksi (dyslexia), yazı sorunları için disgrafi (disgraphia), matematik sorunları için diskalkuli (dyscalculia) terimleri kullanılır ve öğrenme bozukluğu bu sorunların tümünü içerir. En yaygın olanı ise disleksidir. Öğrenme bozukluğu genel bir terimdir; dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ile matematik yeteneklerin kazanılmasında ve kullanılmasında önemli güçlüklerle kendini gösteren bir bozukluk grubudur. Tanı koyabilmek için ana kriter, çocuğun herhangi bir zeka probleminin olmamasıdır.
* Eğitimi nasıl etkiler? Genel olarak disleksinin çocuğun eğitim yaşamını olumsuz yönde etkilediğini söyleyebiliriz. Öğrenme bozukluğu genel bir tanı grubu olduğu için her çocukta farklı belirtilerle gözlenebilir. Bazılarında çocuğun akademik anlamda başarılı olması için önceden kazanılması gereken dikkat, hafıza, algı, motor, dil ve düşünme becerilerinin tümü ile ilgili sorunlar olabilirken, bir kısmında ise sadece belirli alanlarda sorunlar görülebilir. Sorun yaşanan alan sayısı arttıkça sorunun çözümü de güçleşir. Bu doğrultuda çocuğun yaşadığı sorunlar da artar.
* Erken tanısı mümkün mü? Çocuk okula başladığında, çok fazla çabalamasına rağmen öğrenme anlamında bir türlü kendisinden bekleneni veremez. Bu durumda öğrenme güçlüğünden şüphelenilmelidir. Disleksinin çözümü için en geçerli yöntem özel eğitimdir. Disleksinin aşılmasında ailenin bilinçlenmesi oldukça önemlidir. Aileler bu durumu geciktirmeden çözüm arayışına girmeli.
* Erken müdahale tedaviyi nasıl etkiler? Öğrenme güçlükleri okulun başlaması ile kendisini göstermeye başlar. Fark edilip tedaviye yönelinmediğinde de çocuğun özgüveninin düşmesine, 'ben bir türlü başaramıyorum' inancının oluşmasına neden olabilir. İlköğrenimin başladığı dönemlerde tedaviye başlanması, terapiste ve öğrenciye zaman kazandırır. Daha sonraki yaşlarda öğrenciler okulda istediğini gerçekleştirememiş olmanın hayal kırıklığını yaşar.
* Okuyamadıkları kelimeleri yazarken de sorun yaşarlar mı? Okuma sırasında algısal sorunlar yaşadıklarından, kelimeleri eksik ya da harflerin yerini farklı bir biçimde algılayabilirler. Dolayısıyla bu algılarına göre yazı yazacaklardır. Yazmada eksiklikler veya harflerin yerlerini değişik olarak yazı yazma görülebilir.
* Yetişkinlerde disleksi sosyal hayatta sorun yaratır mı? Disleksi, yaş ilerleyince kaybolmaz. Yetişkin hayatında da yavaş okuma ve güç okuma şeklinde kendini gösterebilir. Ancak, toplum içinde belki de en sık eleştirilen, suçlanan ve yargılanan çocuklar oluyor. Okul başarısızlığı nedeniyle tembel, dağınıklığı nedeniyle savruk, sağını solunu karıştırması nedeniyle aptal, bazı harfleri karıştırması nedeniyle dikkatsiz, daha sık düşmesi ve eşyaları devirmesi nedeniyle sakar şeklinde birçok yargıya maruz kalıyorlar. Bu eleştiriler çocuğa yöneltilirken, bir süre sonra çocuk bu eleştirileri kabul etmeye başlayabilir. Ve kendi kendine 'ben aptalım, ben hiçbir işi beceremiyorum , ben sakarım' gibi düşünceler içerisine girebilir. Bu durum özgüven kaybına zemin hazırlar.
* Tedavi olduklarında özgüven sorununu aşabilirler mi? Disleksinin tanınmadığı aile ve okul ortamlarında yetişen çocuklarda, okuyamama nedeniyle özgüven kaybı olabiliyor ve bu temel güvensizlik duygusu yaşamın her alanına yansıyor. Ancak okuma ve öğrenme kusurları nedeniyle desteklenen disleksililerin özgüven sahibi oldukları, benlik algılarının olumlu olduğu, kim olduklarının ve nasıl düşündüklerinin farkında oldukları görülmektedir. Kendini yetersiz görmek yerine yaratıcılıklarını kullanmaya başladıklarında çok farklı çözümler üretebilirler. Bu nedenle küçük yaşlarda üzerinde durulması gereken bir konudur.
SEVDİCAN GÜNEŞ - SAĞLIK SERVİSİ
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|