|
|
Faik'in Safiye'si, hüznün kafiyesi
KLİŞE bir betimlemedir: Ağlayan palyaço... O sahte gülen makyajının ardında kederler saklayan, hüzünlerini içine akıtıp, şovuna devam eden zavallı şaklaban... Safiyeli Faik Sabahlara Şenlik programını izlerken zihnimde ağlayan palyaço görüntüsü şekillendi. O Faik Bey'in sürekli alaya aldığı, jet ski'lerden düşen, topuklu ayakkabı ile buz pateni pistine çıkan, ekran başındakileri güldürmek için her türlü alayı, aşağılanmayı kabullenen yılların sanatçısı Safiye Soyman'ın aslında yaşamına egemen olan büyük bir dramı varmış. Soyman'ın 20 yaşındaki oğlu MS hastasıymış. (MS'in ne olduğunu daha önce bu sütunlarda anlatmıştım. Sinir sistemini etkileyen, evlerden ırak bir illet.) Soyman bugüne kadar oğlunun dramıyla gündeme gelmek istemediğini söylüyor. Çalışmadığı dönemlerde üç evini ve otomobillerini satmış, ofisini kapatmış ve neyi var neyi yoksa oğlunun tedavisi için harcamış. Safiye Soyman'ın en büyük savaşı yine kendiyle. Çünkü oğlunun yanında ağlamamak için büyük bir mücadele veriyormuş. Harun ise tam bir gurur abidesiymiş. Raporunu gizleyip, askere bile gitmiş. Hatta ikinci fakülteyi bitirmiş. Haklı olarak oğluyla büyük gurur duyan Safiye Soyman, hayatının geri kalan kısmını MS hastalarına adamış. Sizi bilmem ama ben artık Safiyeli Faik'i bir başka gözle izliyorum...
|