Ulema kadını dışlamasaydı İslam'ın insanlık camiasındaki yeri farklı olurdu
* Beyza Hanım, sorum şu: Biz yazılı kaynaklardan dinimizi öğrenmeye çalışıyoruz; ancak eskiden yazılı bütün kaynakların hep erkekler eliyle yazılmış olduğunu görüyoruz. Dini anlayış ve kanaatlerimizde, düşünce olarak Müslüman kadınların bir payı, katkısı niçin yoktur? Bu İslam'ın eksik anlaşılması mıdır, yoksa Müslüman erkeklerin bu konuda bir kusuru mudur? Bu konuyu, İlahiyatçı (E) Sami Kocaoğlu'nun "Çağdaş İslâm İlmihali" kitabından alıntı yaparak cevaplamak istiyorum. (S.211-213, Zafer Matbaası. Kastaş Yayınevi. İstanbul. 2004, 2006) Şöyle yazmış Sami Kocaoğlu meslekdaşım: "Peygamber efendimizin bunca açık emir ve uygulamalarına rağmen, iklim, coğrafya ve kültür ayrımı söz konusu olmaksızın, eski alışkanlıklarının ve yanlış törelerin boyunduruğundan kendilerini kurtaramamış olan İslam toplumları, erkek egemen görüşlere yatkın ulemanın da yardımlarıyla ne yapıp yapmış kadınları toplumun dışına atmışlardır. Hz. Peygamberin söylemediği sözleri bize hadis diye belletmişler, bu hadislere dayanarak İslam'ın geleceğine ipotek koymuşlardır. Onlar bu konuda dinlerine değil, nefislerine ve önyargılarına uydular ve hem kendilerine ve hem de dinlerine yazık ettiler. Eski inanç, kültür ve töreler ne yazık ki bu konuda İslâm'ı geriletmiştir.. Kadını sadece bir 'dişi' olarak görmek, onu o konumda tutmak hem kadın açısından hem de kadına sadece böyle bir görev biçmiş olanlar açısından çok aşağılayıcı bir şeydir. Bu dar ve ilkel anlayışı kırmamak, insanın 'Eşref-i mahlukat' olarak yaratılışı ile de çelişmektedir. Sanki en şerefli olanlar sadece erkeklermiş gibi anlaşılmaktadır. İslâm uleması, eğer kadınları dışlamamış ve tıpkı erkekler gibi onların da bilim yolunda gelişmelerine, ilerlemelerine yardımcı olmuş olsalardı, İslâm'ın insanlık nazarındaki durumu da, Müslüman toplumlarının insanlık camiasındaki yerleri de elbette çok farklı olurdu. Sadece erkek egemen kanaatlerin yönetim ve yorumunda olan bir dine 'evrensel' demek bile eksik tanımlamadır. Tanrı'nın kadın kullarının inanç, kanaat ve düşüncelerinin yankı bulmadığı bir İslâm eksik de anlaşılır, yanlış da yorumlanır."
* Kendim, eşim ve iki çocuğumla börekçilik yapıyoruz. Ancak bu mübarek aylarda ben en kötü günlerimi yaşıyorum. Çünkü işim dolayısıyla maalesef oruç tutamıyorum. Bu sene Ramazan'ın ilk günü yine oruç tutmayı denedim. Onca yiyeceğin içinde açlığa Allah'ın izniyle dayanabiliyorum. Ancak imalathanedeki ağır yağ ve yemek kokusu (çok affedersiniz) içimi dışıma çıkartıyor. Hem gün içinde çok büyük zorluk oluyor, (sık sık dışarı çıkmak zorunda kalıyoruz, börekleri yaktığımız bile oluyor), hem de istifra etme tehlikesi yüzünden oruç da tehlikeye giriyor. Durum böyle olunca ailece oruç tutamıyoruz. Ancak her gün iki kişiye 4'er porsiyon kıymalı börek veriyoruz. Yani sekiz kişi bir öğün doymuş oluyor. Sürekli işyerimde çalıştığım için Ramazan'dan sonra da aynı durumlar söz konusu ve kazaya bırakma şansım yok. Lütfen bizi aydınlatır mısınız. Sayın okuyucular, siz kendi kararınızı vermişsiniz ve böylece Allah'ın verdiği aklı kullanarak nasıl doğru yolda olunabileceğinin örneğini de vermişsiniz. Eminim ki, sizler orucu sadece yemekten ve içmekten uzak durmakla tamamlayacağını sananlardan değilsiniz. Siz İslam Ahlakı ile orucu tamamlayanlardansınız. Yani Hz. Peygamberin yerdiği değil, övdüğü kişilerdensiniz. Sizi tebrik ediyorum.
|