| |
Heykele selam izolasyona devam: Kuzey Kore
Uygarlığın takvimine ayak uyduramamak ne kadar acıklı bir durum. "Nükleer Çağ"a insanlık 20'nci yüzyılın ilk yarısında girdi. Madam Curie'den Kont Rutherfort'a, Einstein'den Oppenheimer'e, Fermi'ye uzanan isimlerin çalışmaları, Los Alamos'ta patlatılan ilk nükleer bombaya dayandı. Bu bomba Japonya üzerinde denenince de, ne büyük bir bela olduğu iyice anlaşıldı. 1945-50 arasında "Nükleer Çağ"a girmiş olmak, bir nevi "Gelişmişlik iddiası"ydı. Sovyetler de buna sahip olunca, ABD'de postmodern cadı avı başlatılmıştı. Yaşadığımız dönem ise artık "Bilgi ve İletişim Çağı"dır. Şimdi Çin bile sahip olduğu nükleer güçle değil, üretim ve ihracat kapasitesiyle komünizmin vitrinini süslüyor. Birbirlerine karşı kullanmak üzere imal ettikleri atom bombaları, ne Hindistan'ı, ne de Pakistan'ı dünya politikasında "Süper güç" statüsüne sokuyor. Hindistan'ın Bangalore'undaki bilişim dünyası, bu ülkenin atom bombasından daha etkili. İsrail'in bir nükleer güç olması ise, Ortadoğu'nun başına bela. İsrail'de atom bombası olmasa, İran uranyum zenginleştirme aşamasına girmesini nasıl savunabilirdi?
BABA-OĞUL Bu gerçekleri değerlendirirken, bakıyorsunuz ki yoksul ve halkı suskun Kuzey Kore, bir nükleer bomba denemesini yaptığını 2006'da, bir övünç vesilesi olarak dünyaya açıklıyor. Bugün bütün dünya Güney Kore yapımı otomobillerin, bilgisayarların, gsm telefonların, iş makinelerinin markalarını bilmekte. Hyundai'yi, Samsung'u bilmeyen yok. Ama Kuzey Kore denilince bilinen tek şey baba Kim İl Sung'un ve oğlu Kim Jong İl'in isimleri. Şimdi bir de "Nükleer bomba"ları var. Buna karşı başkent Pyongyang'da elektrikler geceleri kesiliyor. İki milyon Kuzey Koreli çocuk açlıkla yüz yüze. Eğer turist olarak gittiyseniz "Ebedi şef" Kim İl Sung'un Mansu Tepesi'ndeki heykeline çiçek koyup selam vermezseniz, kendinizi zor duruma sokuyorsunuz. Kore okullarında sizi Kim İl Sung ve Kim Jong İl için yazılmış şiirleri ve bestelenmiş şarkıları okuyup söyleyen öğrenciler karşılayacaktır. Kore'ye iki kez gittiğim için, tarihleri ve kültürleri de hep ilgimi çekti. Biz Türklerin "Engin tarihimiz"le karşılaştırdığımızda, Korelilerin tarihinin de Milattan Önce 23'üncü yüzyılda başladığını söylemeliyiz. Bu tarihin önemli bölümünde şimdi olduğu gibi "Bölünmüşlük" var. Örneğin Kore kültür ve düşüncesine damgasını vuran Şilla Hanedanı'nın en büyük derdi "Üç Krallık"ı teke indirgemek olmuştur. "Kuryu"lar ise, Moğol istilası ile parçalanan ülkeyi birleştirmeye yüzlerce yıl çalışmıştır. Yakın tarihte de 1906'da Japon işgaliyle başlayan dönem, 2'nci Dünya Savaşı sonunda Kore'nin ikiye bölünmesine dayanmıştır.
ASYA KAPLANI Güney Kore, "Asya Kaplanları"nın en parlak isimlerinden biri. Kuzey Kore ise, "Komünizm" adı altında bir dönemde Çin'de, Arnavutluk'ta görülen şovenist-despotik rejimi sürdürmekte direniyor. Nükleer bomba ve füzeler de bunun süslemeleri. Oysa şimdi mafyaların bile nükleer silahı olabileceği biliniyor. Ayrıca şimdi bu model, Kore Savaşı'nda Kuzey Kore'yi kurtaran Çin'in de hoşuna gitmiyor. Çünkü Asya halkları artık antiemperyalist mücadelenin değil, gelişmenin ve refahın peşindeler. Kuzey Kore, nükleer gücü olan yoksul ve izole bir ülke artık. Nasıl Batı Almanya'nın gelişmişliği, Doğu Almanya'nın ideolojisini yendiyse, Güney Kore'nin kalkınmışlığı da, Kuzey Kore'yi öyle yendi. İşin özeti bu.
|