Somali heyetinin düşündürdükleri
Somali, Doğu Afrika'da bir ülke. Yüzölçümü bize yakın, nüfusu 9 milyon. Çöller ve fukaralık ülkesi. Hint Okyanusu ile Yemen Körfezi'nin arasına gergedan boynuzu gibi uzanmış. Komşuları Cibuti, Etiyopya ve Kenya. Kuzey kıyılarının karşı sahilinde Yemen, Umman ve Suudi Arabistan var. CIA'nın internet sitesi coğrafi konumunu stratejik olarak nitelemiş. Ülkenin yaş ortalaması 17.5. Hayat beklentisi 48 yıl. Fert başına milli gelir, satın alma gücü paritesine göre 600 dolar. Sefalet ötesi . Bankacılık sistemi hak getire . Yurtdışında yaşayan Somalililerin gönderdikleri aile yardımları üzerinden dönen para değişiminden ibaret. Tahmin edilen hacim en fazla 1 milyar dolar. Afganistan'daki 'havale' yöntemine benzer bir finansal yapı hakim. Somali devleti adına uluslararası bankacılık işlemi yapılması mümkün değil. Büyük bir ihtimalle offshore' ları ve kişisel hesapları kullanıyorlar.
Petrol var, doğalgaz var Doğalgaz rezervleri 6 trilyon metreküp . Yapılan araştırmalar bu miktarın çok üzerinde doğalgaz olduğu görüşünde birleşiyor. Petrol, uranyum, demir, bakır ve boksit varlığı ispatlanmış olan doğal kaynaklar. 500 bin kişinin cep telefonu var. Afrika'nın en ucuz cep telefonu servisinin Somali'de olduğu söyleniyor. Zaten başka türlü haberleşme imkânı da yok. 1960 yılında bağımsızlığını kazanan Somali'de ilk darbe 9 yıl sonra olmuş. Darbeyi yapan da 1991'de devrildikten sonra Somali bir daha dikiş tutmamış. Anarşiye sürüklenmiş . Kuzeydeki kabilelerin bağımsızlık ilanını pek çok bölge izlemiş. İdareye yerel kabile baronları hakim olmuş. Bunlara savaş lordu da deniyor. 2004 yılından bu yana geçici hükümet var, ama otoritesi zayıf. Asıl ilginç olan, Anayasa'sı çok laik denilen Somali'de 24 Şubat'tan bu yana muhafazakar entellektüellerin önderlik ettiği Ulusal İslam Şurası hareketinin yönetimde ağırlık kazanması. Bu Temmuz'da başkent Mogadişu'yu kanlı bir hesaplaşma ile baronlardan kurtarmışlar. Mogadişu'dan yazan Aweys Osman Yusuf'a göre Ulusal İslam Şurası ülkedeki stratejik bölgelerin büyük çoğunluğunu ele geçirmiş ve Şeriat Kanunları'nı yürürlüğe koymak üzere.
Bizim ne işimiz var? Bizim böylesine paramparça, böylesine otorite boşluğu olan bir ülke ile işimiz olur mu ? Belki de bu denli kapalı kutu bir ülkeden istihbaratı birinci elden sağlamak önemli. Bilginin fazlasının zararı olmaz da, ilişkinin resmiyete dökülmesi yanlış. Hem de tam Başbakanımız Başkan Bush'u ziyaret ederken. Ticari ilişkilerimizi geliştirmenin yararı var. Geleceğin petrol, doğalgaz zengini bir ülkesinin müstakbel yönetimi ile görüşmek lazım. Ama muhatap Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda Anlaşmalar Genel Müdürü olmalı. Bakan düzeyi epey fazla. Maliye Bakanımız hiç değil. Tut ki iş ticari değil, ama Türkiye'ye parasal getirisi var. Birtakım para transferi konularını ilgilendiriyor. Basına yansıdığı kadarı ile Somali'nin transferlerinin offshore yerine bizim üzerimizden çevrilmesi meselesi. Daha yeni terörün finansmanını çözmeye ABD'den uzman yolladılar. Bu tür bir ekonominin döviz tranferi işlerini üstlenip de ülkenin adını kötüye çıkarmaya değer mi? Buyursun nerden yapıyorlarsa işlerine oradan devam etsinler. Dürüstlüğüne her zaman güvendiğim Durmuş Yılmaz da basına öyle demiş 'Olmayacak işi istediler' ; ya da mealen böyle. Anladığım, Maliye Bakanlığımız bu konuda biraz atlamış. Bütçe hazırlıklarının sahura kadar sürdüğü bir kurumun Bakanı'nın, sahte Merkez Bankası Başkanı'na vakit ayırabilmesı için herhalde sözde Başkonsolos siyaseten çok güçlü olması gerek. Randevu için araya girenleri Bakanlık kıramadı. Somali'nin ekonomik geleceği, ziyaretçinin ülkesindeki siyasi gücü abartılmış da olabilir; ya da iftar sonrası rehavete denk geldi. Bürokratik sağduyusuna her zaman güvendiğim Durmuş Başkan ise her zamanki gibi iyi niyetinin kurbanı oldu. Yine her zamanki gibi en doğrusunu yaptı. Biz burada yazı yazıyoruz da şimdi sızıntı için Maliye'de ne soruşturmalar açılıyor, Durmuş Yılmaz soruşturma açtırmaya nasıl zorlanıyor? Kim bilir?
|