| |
"Son söylemlerin" kodları
Cumhurbaşkanı Sezer'in TBMM'de, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt'ın Harp Akademileri'nde yaptıkları konuşmalar her ne kadar "sert gibi" görünse de... "Üsluplarında" büyük bir "özen" olduğu ortada. İkisi de "ABD'de önemli bir devlet görevinde bulunan Başbakan'ın elini zayıflatmamaya" dikkat ettiler.
Önce "Kuvvet Komutanları'nın", ardından "Cumhurbaşkanı'nın" ve son olarak da "Genelkurmay Başkanı'nın" konuşmaları bir "bütün" olarak algılanmalı. Ve "iyi okunmalı." "Dikkat edilmeli." "Söylediler, geçtiler" denilmemeli. Hele hele... "Ağzı olan konuşuyor" gibisinden hafife alınmamalı.
2 çarpı 2 eşittir 4 misali bir gerçek: Askerin AKP iktidarına karşı kurumsal bir hassasiyeti var. Hassasiyet katsayısı "bazı konularda" tırmanışta. Örneğin "irtica tehlikesi." Örneğin "kadrolaşma." Aynı "kurumsal hassasiyete" Cumhurbaşkanı'nın da katıldığı ortada.
Org. Büyükanıt'ın konuşması içinde "savunma denebilecek" bölümler de var. Asker son zamanlarda "kendisine yönelik bazı eylem, işlem ve söylemlerden" rahatsız. Paşa'nın konuşmasında "rahatsızlık karşısındaki refleksin yansımalarını" gördük.
"Böyle konularda" siyaset sınıfı öncelik alıp, askeri rahatsız eden şeylere karşı bir "tavır" sergileseydi... Sanırız "asker konuşmak zorunda kalmazdı."
Ayan beyan ortada ki... Hükümet, irtica tehlikesi konusunda, askerle "polemiğe" giriyor. Nereden bakılırsa bakılsın "yanlış." Askerin "rahatsızlığına" karşı iktidarın çeşitli kademelerinden "değişik üsluplarda" yanıt verilmesi de yanlış... Başbakan'ın bu "sorunu" kamuoyu önünde konuşması da... "MGK ne güne duruyor?"
2 çarpı 2 eşittir 4 misali "3 gerçek" daha: 1. "Yaşananların gerisinde" Çankaya seçimi var. 2. "Genel seçim" var. Bunlara bir "var" daha ekleyelim: 3. Tayyip beyin "Çankaya'da gözü var."
Bu 3 "var" bir araya gelince... Siyasetin daha da "ısınacağı" muhakkak. Ayrıca siyaset kazanını kaynatmak için elinde körük, ocağın başında bekleyenlerin sayısı o kadar çok ki.
"Son söylemler" yıllardır bitmeyen bir tartışmayı yine gündeme taşıdı. "Kimin" dediği olacak? "Seçilmişlerin" mi? Yoksa "atanmışların" mı? Gereksiz ve ipi "daha da germekten başka işe yaramayacak" bir tartışma. Sistem "kurallar" ve de "kurumlar" üzerine oturduğuna göre... "Anayasa'yı dikkatle okumak" yeterli.
Hani bazen "reel siyaset" denir ya... Olup bitenler işte "reel siyasetin" ta kendisi.
|