Baş ağrısı yaratan ithalat mı?
Türkiye'de ihracatın patronu TİM Başkanı Oğuz Satıcı eylül ayı ihracat rakamlarını açıkladı. Satıcı'nın açıklamasına göre eylül ayında 7.6 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirmişiz. İlk dokuz aylık ihracatımız yüzde 14.97 oranında artarak 61 milyar 449 milyon dolara yükselmiş. 12 aylık ihracatımız ise, yüzde 13.31'lik artışla 81 milyar 445 milyon dolara çıkmıştır. Peki nerede ithalat rakamlarımız? Neden birileri aynı hızla ithalat rakamlarını açıklamıyor? Bizim ülkemizde iyi haberler önce verilir, kötü haberler arkadan gelir. Beklerdim ki, Satıcı'nın açıklamalarında ihracat ile birlikte ithalat rakamları da açıklansın. O zaman görürdük ithalat mı daha hızlı artıyor, yoksa ihracat mı? Bunun mukayesesi yapıldığında daha anlamlı olurdu. İhracat rakamı tek başına bir anlam ifade etmez. Şimdi sizi mecburen 1 ay geriye götürüyorum. Çünkü elimde mukayese edilebilecek ihracat ve ithalat rakamları ağustos sonu itibarı ile var da ondan. Önce ilk sekiz aylık ihracat rakamına göz atalım. Sekiz ayda gerçekleşen ihracat 53.2 milyar dolar. Bir önceki yıl aynı döneme göre yüzde 14.1 oranında artmış. Bu ayki artış oranı ise yüzde 10.4'e gerilemiştir. Şimdi ithalat rakamlarına bakalım. İlk sekiz ayda gerçekleşen ithalat rakamı 88.8 milyar dolar. Geçen yılın aynı dönemine göre artış yüzde 18.5 olarak gerçekleşmiş.
Çözüm ne? Rakamlarla kafanızı fazla yormak istemiyorum. İhracatın artışı doğru, ilk sekiz ayda artış oranı yüzde 14 olmuş. Aynı dönemde ithalat artış oranı ise yüzde 18.5 olarak gerçekleşmiş . Bunun izahı şu, ithalat ihracattan daha fazla artıyor. Onun için ödemeler dengesi açığı da sürekli olarak artıyor. Çözüm için iki yol var. Ya ihracatınız ithalattan daha fazla olmalı veya ithalatınızı kısacaksınız. Sanki gerçekçi yol, ithalatı kısmanın yolunu bulmak. İçinizden şunu diyenler olduğunu düşünüyorum. 'Efendim ne gerek var viski ithalatına veya muz ithalatına. Öncelikle bu tür lüks tüketim mallarının ithalini kısalım.' O zaman benim de bunu düşünenlere cevabım şu olur. Tüketim malı ithalatı dediğiniz bölüm, toplam ithalat içindeki payı sadece yüzde 12.1'dir. Bunun da lüks tüketim diye tabir edilen payı çok düşüktür. İthal edilen kalemler arasında en büyük pay enerjinin de içinde yer aldığı yüzde 71.6 ile ara malı geliyor. Yıl sonu itibarı ile enerji ve petrol ürünleri ithalatına harcanacak meblağ 25 milyar dolar dolayındadır .İşte dış ödemeler dengesinin belini kıran en büyük kalem enerjidir. İthalattaki enerji payını düşürmenin tek yolu enerji ithalatına ihtiyaç duyulmayacak önlemleri almak olmalıdır . Türkiye'de tüketilen elektrik enerjisinin yüzde 44'ü doğalgaz ithalatından karşılanmaktadır. Enerji ithalatını kısmanın da bence iki yolu vardır. Birincisi, ithal enerji kaynaklarına karşı, başta nükleer enerji olmak üzere alternatif yerli kaynaklı enerji modelleri üzerinde çalışılmalıdır . Bunlar da nükleer ve yerel kaynaklı kömür ve su kaynağı ile elde edilecek enerji kaynaklarıdır. İkinci yol ise, elektrik enerjisinin yüzde 44'ü doğalgaz olduğuna göre, doğalgazın geldiği Rusya ile dış ticaret ilişkisini geliştirmek olmalıdır . Rusya'ya daha çok mal satmanın yolu aranarak doğalgaz faturası onlarla karşılanmalıdır. İhracat artışını gösterip, ithalattaki yüksek artış ve nedenlerini kamuoyunun gözünden kaçırırsanız bunun çok fazla yararı olmaz, aksine çözümü ertelersiniz.
|