| |
|
|
Robert De Niro ve Türk ekonomisi
Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisinin New York bölümünde, TGRT'nin yeni sahibi Murdoch'ın ortağı, Ahmet Ertegün'ün "iftar daveti" de yer alıyordu. New York sosyetesinin ve sanat dünyasının önemli ismi Ertegün'ün davetinde iki de "Sürpriz konuk" vardı. Bunlardan biri New York'un efsane haline gelmiş eski belediye başkanı Rudolph Guilliani, diğeri ise yaşayan en büyük üç aktörden biri sayılan Robert De Niro'ydu. Niro "İftara" en başında katıldı ve sonuna kadar oturdu. Bu arada Başbakan Erdoğan'ın konuklara yaptığı konuşmayı da dinledi. Ve konuşmanın sonunda karar verdim ki Başbakan Erdoğan'ın çevresinde "iyi danışman" eksiği var. Çünkü Başbakan'ın yaptığı konuşma, son derece sıradan, defalarca duyduğumuz, parti grubunda, herhangi bir televizyon programında, icraatın içinden yayınında yaptığı konuşmalardan hiç ama hiç farklı değildi. İktidara geldikten sonra neler yaptıklarını, Türk ekonomisinin mevcut durumunu, hedeflerini ve AB ile ilişkileri fazla derine inmeden çarpıcı rakamlar vererek uzun uzun anlattı. Konuşma sırasında Robert De Niro'ya ve diğer konuklara baktım sürekli. Özellikle Niro hayli sıkıldı. Oysa Başbakan Erdoğan bu konuşmayı, üstlendiği misyona çok daha uygun hale getirebilirdi. Konuşmada Robert De Niro'ya özel bir bölüm ayırabilir, Niro'nun sanatçılığına değinebilir, buradan yola çıkarak Medeniyetler İttifakı Projesi'ndeki eşbaşkanlığını hatırlatıp, Niro'dan bu konuda sanatçı olarak desteğini isteyebilirdi. Hatta daha ötesi birkaç Türk sanatçının da bu davete katılmasını sağlayıp, Müslüman nüfusa sahip bir ülke olarak Türkiye'nin konumunu gösterip, daha sıcak bir atmosfer oluşturabilirdi. Bunların hiçbiri ne yazık ki, olmadı. Başbakan kuru bir konuşma yaptı. Peki bu Başbakan'ın suçu mu? Biraz onun belki ama asıl eksiklik danışmanlarda. Bunu düşünmek, Başbakan'a ona göre bir konuşma metni hazırlamak danışmanlarının işi. Başbakan Erdoğan'ın Türk siyasetine olduğu kadar, dünyaya da açık gözle bakabilen danışmanlara da ihtiyacı var. Tabii eğer söylediği gibi dünya liderleri arasındaki yerini almaya oynuyorsa.
Not: Bunları yazarken, televizyonda Tony Blair'in konuşmasını izliyorum. Müthiş esprilerle, kendisiyle de dalga geçerek dinleyicileri kırıp geçiriyor.
|