kapat
   
02 Ekim 2006 Pazartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Cumhurbaşkanı Sezer'in TBMM'ye veda konuşması...

Genel seçime giden TBMM'de, Cumhurbaşkanı Sezer'in son konuşması, bir anayasa dersi niteliğinde oldu. Mayısta görevi sona erecek olan Sezer'in " Veda konuşması "nı da dinlemiş olduk dün. Bu derste ağırlıklı nokta, Türkiye'deki kuvvetler ayrılığı sisteminde hiçbir erkin üstün olmadığının, buna karşı yargının " Son sözü " söyleyen erk olduğunun vurgulanmasıydı.
Anayasa dersinin siyasal sisteme ilişkin bölümünde ise , " İstikrar " ile " Temsil " arasındaki uyum gereği ağırlıkla ele alınmıştı. Belli ki Sezer de, yüzde 10 barajının adil temsili önlediği görüşünde. Ama bunu söylemek yerine, istikrar ile temsilin dengeli olması gerektiğini söyledi.
Ve derken derste kaçınılmaz olarak " Laiklik " maddesine girdi.
İlgi çekici olan Cumhurbaşkanı Sezer'in, " Egemenlik ulusundur " ilkesini laikliğin kaynağı olarak sunmasıydı.
Egemenliğin kaynağının yeryüzünde aranması, tabii ki demokrasinin temel felsefesidir. Ancak " Laik Cumhuriyet " ve " Demokrasi " arasında, biri ile diğeri arasında sanki öncelik farkı varmış gibi bir sunum yaptı Cumhurbaşkanı. Laikliğin hem Cumhuriyet'in, hem de demokrasinin ayrılmaz öğesi haline geldiğini vurgulaması, herhalde daha etkileyici olurdu.

LAİKLİK

Neticede hepimiz artık biliyoruz ki, belirli isimlerin mesajlarında belirli şifreler var.
Örneğin Cumhurbaşkanı Sezer " Laiklik " konusunu ele aldığı zaman farklı, TBMM Başkanı Arınç " Laiklik " konusunu ele aldığı zaman farklı düşünceleri seslendiriyorlar. Toplumun geniş kesimleri ise, laikliğin artık tartışma konusu olmamasını istiyor. Çünkü toplum, ister etnik açıdan, isterse inanç açısından olsun, farklılıkların bir arada barış içinde yaşamasının pratiğini yüzlerce yıldır yapmaktadır ve bu benimsenmiştir.
Dileriz laiklik üzerinde Sezer'le aynı çizgide düşünen komutanlar da, bundan sonraki konuşmalarında, konuyu toplumu ve siyaseti gerecek biçimde değerlendirmekten kaçınırlar.
Şu gerçek açıkça bilinmeli ve hiç unutulmamalı.
Toplum büyük çoğunlukla laik demokrasiye ve Cumhuriyete sahip çıkmaktadır.
Artık bir hayat tarzı haline gelen bu olgular ideolojik kamplaşmalar arasında belirli kesimlerin şifrelerine endekslendiği zaman, bunlar toplumun belirli kesimlerince yanlış algılanıyor. Örneğin sürekli birileri " İrtica tehlikesi " var diye konuşursa, bazıları bunu siyasi mesaj olarak algılıyor, bazıları da " İrtica "dan dini inançların tehlike olarak sunulduğunu zannediyor.

İRTİCA
Türkiye Cumhuriyeti gerçekten hukukun üstün olduğu anayasal bir demokrasi ise, yasalara aykırı olan eylemlerin üzerine gidilmesi, yargının işidir. Devleti totaliter bir modele sürükleyecek teokratik veya faşist kalkışmalar varsa, yargı bunların üzerine gitmelidir. Eğer bunları amaçlayan parti varsa, Anayasa mahkemesi devreye girmelidir.
Ama her gün birileri " İrtica tehlikesi " var diye konuşur ve bu sonunda doktriner bir söylem halinde kanıksanırsa, işin tadı kaçar.
Nitekim dün Kanal7'de bir programa katılan Adalet Bakanı Cemil Çiçek de, irtica kavramı gibi bazı kavramların siyasi kavramlar olduğunu, irticanın hukuken ifade edilen bir kavram olarak bugüne kadar kullanılmadığını söyledi. Kanunlarda, " İrtica suçu " diye bir suç bulunmadığına, " İrtica " suçundan bir iddianamenin tanzim edilemeyeceğine işaret eden Çiçek, " İrtica "nın siyasi bir terminoloji olduğunu, bazı fiilerin " İrtica " olarak algılanabileceğini, bu fiiller suç teşkil ediyorsa, bunun hukuk anlamında suç sayılacağını vurguladı. Çiçek, bunun uygulayıcılarının da yargı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Sezer'in konuşmasını " İrtica tehlikesi "ne bağladığı zaman sadece CHP'liler tarafından alkışlanması, olayın hukuki olmaktan çok siyasal bir içerik kazandığının kanıtıydı.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Haritada sınır çizmek fantezisi üzerine   / 01-10-2006
 Tehdit ve tehlikeleri toplum ya kanıksarsa...   / 30-09-2006
 Biz bize benzeye benzeye kendimizi iyice benzettik   / 29-09-2006
 Bana her şey Türkiye'yi mi hatırlatıyor?   / 28-09-2006
 Tarih kendisini unutanları acaba affeder mi?   / 27-09-2006
 Bütün darbeler Tayland'daki gibi turistik olmaz...   / 26-09-2006
 Bir yılda iki seçim siyaseti hareketlendirecek   / 25-09-2006
 Ramazan davulu teknolojiye karşı direnemedi   / 24-09-2006
 Komplo teorileri toplumu rahatlatır...   / 23-09-2006
 Muhalefete muhalefet edilebilir mi?   / 22-09-2006
ERGUN BABAHAN
Piyasayı bırak demokrasiye bak
Bir başbakan, asker...
MEHMET BARLAS
Cumhurbaşkanı Sezer'in TBMM'ye veda konuşması...
Genel...
UMUR TALU
Bu mudur yani!
" Gerilime vesile olacak...
ERDAL ŞAFAK
Copyright hakkı
Bu, Tayland'la ilgili...
MEHMET ALTAN
Askeri Ceza Yasası yürürlükte değil mi?
Cumartesi günü,...
Çocuk tacizlerini örtbas emri vermiş
BBC'de yayınlanan belgesele göre kardinalliği döneminde Papa olayları...
'Bush'un adamları vahşi hayvanlar gibi'
Watergate skandalını ortaya çıkaran ünlü gazeteci Woodward, bu kez de...
İşte eserin: 0-1
İşte eserin: 0-1
"Hücum futbolunu severim" diyen Zico'nun Fenerbahçe'si evinde 37 yıl...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu