 |  |

Bana her şey Türkiye'yi mi hatırlatıyor?
Çok bilinen bir fıkra vardır. Ağzına kadar dolu sinema salonunda, bir adam film başlamadan perdenin önündeki sahneye çıkar. İki elini huni gibi birleştirip, salona doğru olanca gücüyle " Ahmet... Ahmet " diye bağırır. Bu çağrıya salondan hiç cevap gelmez. Bunun üzerine adam yine " Ahmet... Ahmet " diye bağırmasını sürdürür. Bir süre sonra, sinemanın balkonundaki sıralardan bir seyirci kalkar ayağa ve sahnede " Ahmet " diye bağıran adama seslenir: Kardeşim, benim adım Ahmet değil. Neden sürekli Ahmet diye beni çağırıyorsun? Aslında dünyada ne olsa, bizim bir kesim kamuoyu odaklarımız da, Türkiye'yi adı Ahmet olmayan o seyirci gibi algılamıyor mı? Mesela dünyada " Terörle mücadele " diye global bir olgu var. Bu mücadelenin önderi durumundaki ülke olan ABD'nin yöntemleri de, teşhisleri de yanlış olabilir. Ama El Kaide kaynaklı " Uluslararası terörizm " diye de bir olgu var dünyada. Sade New York'u, Washington'u, Madrid'i, Londra'yı değil, İstanbul'u da vurmadı mı?
PKK TERÖRÜ Ayrıca terörizmin etnik kökenli " Bölücü " türünü, 1980'lerden beri " PKK terörizmi " şeklinde yaşamıyor muyuz? Bunun yanında şu anda Irak'ta yaşanan ve Şiilerle Sünnilerin birbirlerine düşman olup, karşılıklı kırılmalarını sahneleyen senaryo da mezhep kökenli terörizmin bir ürünü değil mi? Türkiye bu tabloda elbet terörizmle mücadele cephesinde bir ülke. ABD yanlış politikalar izlese de, Avrupa'da bir kesim İslam'a karşı saplantılı önyargılarla yaklaşsa da, " Biz " terörizmle mücadelede, hangi safta olduğumuzu belirlemiş durumdayız. Ama bazılarımız, Amerika ve Avrupa ne yaparsa yapsın, bunun Türkiye'yi hedef aldığını düşünmüyor mu? Bunlara göre PKK'yı da " Onlar " destekliyor, Irak Projesi aslında " Türkiye' yi bölme projesi "nin bir parçası... Avrupa Birliği'ne ilişkin tepkilerimiz de böyle değil mi? Avrupa Birliği, özünde bir " Liberal Demokrasi " projesi. Hukukun üstün olduğu, temel hak ve özgürlüklerin egemen kılınacağı, serbest rekabetin ekonominin temel ilkesi olarak alındığı, gümrük duvarlarının olmadığı hükümetler üstü bir kıta düzeni amaçlıyor Avrupa Birliği...
AB'NİN AMACI Ama bazılarımıza göre AB'nin amacı da Türkiye'yi bölmek veya Sevr'i canlandırmak. Nihai amaç ulus devleti yok etmek bunlara göre. Avrupa Türkiye'deki düşünce suçlarına, konu sadece Kürtler ve Ermeniler olduğu zaman ilgi gösteriyor. Siz istediğiniz kadar " AB' ye üye devlet sayısı Bulgaristan ve Romanya' nın da katılımıyla yılbaşında 27 oluyor. Bu 27 ülke Türkiye' yi bölmek için mi bir araya geldi " diye sorun. Ayrıca istediğiniz kadar " Avrupa Birliği bizi davet etmedi. 40 yıldır biz girmek için uğraşıyoruz. Vazgeçsek belki mutlu olurlar " da deyin, faydası yok. Çünkü dünyada ne gelişme olursa olsun, bunlara göre Türkiye sinemadaki adı Ahmet olmayan kişi gibidir. Çin kalkınıyorsa, hedef Türk sanayisini çökertmektir, Brezilya'da piyasa dalgalanırsa asıl amaç İstanbul Borsası'nı silkelemektir. Yabancı sermaye Türkiye'yi boşaltmak için gelir, yerli sermaye de zaten sömürmek için vardır. Çetin Altan'ın anlattığı fıkradaki gibidir durum. Adam barmene " Bana bir duble votka ver, sakın limon suyu koyma " demiş. Barmen de " Limon suyu kalmadı. Portakal suyu koymasam olur mu " diye cevap vermiş ya.
|