| |
|
|
İşlerine gelmeyince sustular
Mesleğe girdiğimde saftım. Namık Kemal'in o ünlü sözünü şiar edinmiştim: " Barika-i hakikat, müsademe-i efkardan çıkar. " Yani: "Gerçeğin şimşeği, fikirlerin çatışmasından çıkar." Bu açıdan baktığım için köşe yazılarının hakikat arayışıyla kaleme alındığını sanırdım. Zamanla mekanizmanın böyle çalışmadığını gördüm. Yazarlar siyasi-ideolojik kamplara ayrılmıştı. Asıl niyetleri dahil oldukları kampın görüşlerini haklı çıkarmaktı. Bunun için de, 'kavgada yumruk sayılmaz' deyip her türlü aracı yazılarında kullanıyor; fikir ve bilgileri yetmediğin de susmayı tercih ediyorlardı. Bunun son örneğini geçen iki gün içinde gördük. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı ( TESEV ) bir araştırma yaptırmıştı. 1999'dan 2006'ya 'örtülü' kadınlarda görülen değişimin en dikkate değer verilerini, vakfın başkanı Can Paker, Hürriyet'in Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'e açıklamıştı: "Geçen yıllar içinde, türbanlı kadın oranı yüzde 13'ten yüzde 11'e, sokağa çıkarken başını örten kadınların oranı yüzde 73'ten yüzde 63'e, çarşaflı kadınlar oranı ise yüzde 3.5'ten, yüzde 1 küsura düştü."
Bu verilerin yoğun bir tartışmaya yol açması beklenirkeeen... Birden sessizlik! Belli başlı gazetelere baktım. Hemen herkes susmayı; verileri görmemiş, okumamış, duymamış gibi davranmayı tercih etmişti. Her fırsatta Özkök'e 'giydirmeye' (ya da yağ çekmeye) çalışanlar dahi dut yemiş bülbüle dönmüştü. Çünkü veriler tartışmaların bel kemiğini oluşturan iki kesiminde ezberini bozar nitelikteydi. Kemalistler, Atatürkçüler, laikçiler, tepeden inmeciler şaşırıp kalmıştı çünkü yıllardır " irtica geliyor, kadınları kapatıyorlar, gericilik artıyor, ülke şeriata gidiyor " diyorlardı. Karşı taraf ise... Yani İslamcılar, toplumun giderek dindarlaştığını, bunun da kendi lehlerine bir gelişme olduğunu düşünerek ellerini ovuşturuyorlardı. Halbuki veriler, iki kesimi de ayazda bıraktı. İktidarda AKP gibi dini değerlere önem veren, tesettürden yana bir parti olmasına rağmen, değişim ters yöndeydi. "Medya ne tür haberler yaparsa yapsın... Siyasetçiler ne derse desin... İdeologlar ne yazarsa yazsın... Toplum onlara pek aldırmıyor, düşe kalka olsa da, kendi modernleşme yolunda ilerliyor..." diyebilir miyiz acaba?
|