Kankamı bulmuş olabilirim
Plajda yatıyorum. Derken yanımdan 'ben' geçiyorum! Biraz kilo almışım! Ve fakat ben burada yatıyorsam, denize doğru yürüyen kim? Neyse ki, az sonra, 'öteki ben' gelip benimle tanıştı! Adı başka, kilosu benden biraz fazla, yaşı biraz az, başka bir genç kadın...
Şezlongdan düşüverecektim neredeyse! "Tamam," dedim, "Olacağı buydu". Kafana şapka takmadan güneşlenirsen, saat dördü geçti diye sıcağa yatıp bir de uyuyakalırsan, etrafta yürüyen Gülse'ler görürsün. Hayır, genellikle güneş çarpması benzeri durumlarda görülen sanrılar, başka insanlar, olmayacak şeylerle ilgilidir. Fakat ben herhalde şöhretin verdiği bir benbencilikle, sanrı olarak da kendimi görüyorum! Neyse ki, az sonra, 'öteki ben', plajdaki başka bir tanıdıkla birlikte gelip benimle tanıştı! Adı başka, kilosu benden biraz fazla, yaşı biraz az, tuhaf ama aynı yıllarda benimle aynı üniversiteye gitmiş, başka bir genç kadın.
AYNAYA BAKAR GİBİ Birbirimize garip garip bakıyoruz, ikide bir gülme tutuyor! Aynaya bakar gibi. Saç, bir iki santim daha uzun, aynı renk. Gözler aynı, burun, ağız dişler aynı, ten rengi aynı, gıdı aynı, vücut yapısı, boy bos aynı! Rezalet ama konuşma tarzı, jestler, mimikler de benziyor! Dikkat etsen bir sürü fark bulabilirsin elbette. Ne bileyim onun gözleri daha mavi, benimkiler biraz daha yeşil. Belki benim çenem daha çıkık, ne bileyim, kaşlarım daha ince. Yani tabii ki aynı insan değiliz. Ama bir milyon kişinin içinde "Kardeşim sizce hangisi?" desem, onu gösterirler! G.a.g. yayınlanmaya başladığında bütün arkadaşları arayıp "Niye televizyona program yapmaya başladığını bize söylemiyorsun?" demişler. Küçük oğlu, Avrupa Yakası'nı sessiz ve nefessiz, şaşkınlık içinde seyrediyormuş!
AKRABALIK YOKMUŞ Sokakta durdurup öpenler varmış. İmza isteyenler, "Benzetiyorsunuz, ben o değilim," yapıp yürüyünce "Şöhret oldunuz, şımardınız," diyenler de! Sokakta "Gülse!" veya Avrupa Yakası'ndaki ismimle "Aslı!" diye bağıranlar... Hatta indirim yapanlar, restoranda masa bulanlar, "Çok beğeniyoruz," diyenler! Akrabalık araştırdık, yok. Şimdi bazı soruların cevapları netleşti. Her akşam plajdan eve dönerken, gölgede soluklanan inşaat işçilerinin önünden geçiyorum. Her gün, aynı saatte, önce karşılıklı "İyi akşamlar," diyoruz, sonra arkamdan, duymadığımı zannederek muhabbet etmeye başlıyorlar: -Lan o işte lan! -Değil oğlum! -Avrupa Yakası değil mi o? Aslı Aslı! -Olur mu lan, değiiiil! -Vallahi o. -Ne alakası var ya, değil oğlum. İşin komiği, benzerim (ve artık arkadaşım) geçerken de aynı sohbet baştan yaşanıyormuş. -O lan, o! -Değil oğlum! Küçükken plajda arkadaş edinmek daha kolaydır. "Sende kova mı var, eh bende de kürek var, gel kumla oynayalım", bittii! Arkadaş olursun. Yaş ilerledikçe iş zorlaşıyor oysa. Bütün yaz boyunca her gün görüp, sadece "Merhaba," dediğim insanlar var örneğin. Belki ikimizden birisi "Bugün saat dörde kadar kıymalı pide servisi var," falan dese muhabbet açılacak ama, büyüğüz artık, herkes daha bir çekingen.
HOŞGELDİN KANKA! Neyse ki sessiz kalınamayacak kadar etkileyici bir benzerlik sayesinde plajda laf lafı açtı. Yeni edindiğim 'bana benzer' arkadaşımı çok sevdim. Bir kere güzel kız! Baktım baktım beğendim vallahi! O da bana bakıp "Hmm, demek üç beş kilo verirsem bayağı iyi olacağım," diye düşünmüş sağolsun! Ayrıca kendisi benden daha canayakın, daha konuşkan. Telefonlarımızı aldık, görüşmek için sözleştik. Tuhaf benzerlik, dostluğa vesile olabilir. Bir de kendisini arada sırada yerime dizide oynamaya, yetişemediğim toplantılara katılmaya, yerime geçip imza günleri yapmaya ikna edebilirsem... Kankamı bulmuş olabilirim!
|