Amerikan Cinneti
Her araştırmacı için, her yazar için her halde öyledir ama; Bu kitabını bebek gibi büyüttü; onu vücuda getirmek üzere değme gazeteciden çok fazla çalıştı. O benim çok sevgili bir arkadaşım; ama bu yazı bir arkadaşa "kıyak" değil. Türkiye'nin çok bilmiş medya ortamının, "Medya cinneti" ile "Cinnet medyası" nın müsrifçe ve çok kaba biçimde kenara atmaya çalıştığı hakiki bir gazetecinin, "kovan adamlar" a da müstehzi bakışına, sessizce meydan okumasına saygı kabul edin.
Zeynep Atikkan' ın "11 Eylül Amerika'yı nasıl değiştirdi?" üst başlığını taşıyan "Amerikan Cinneti" kitabını Yapı Kredi Yayınları çıkardı. Ne ironik ama! Yapı Kredi'nin eski sahiplerinin gazetesi de Zeynep' i işten çıkarmıştı. Daha önce de, Türkiye'nin kocaman bir gazetesi de, dilini bükemedikleri için işten çıkarmıştı onu. Bir başka gazetede de aynı günlerde aynı şeyi ben de yaşıyordum. O günlerde bu durumdaki çok kişiye (ne iyi ki) kucak açan köklü bir gazete ise, bir tek ikimize bir şey diyememişti. "Basın özgürlüğü" ödülü alanlar, üzerlerine düşmüş "kovan adam" gölgelerinden başlarını kaldırıp da hakikaten bağımsız davranamıyordu. İnsan, kovulmaktan gurur duyar mı; bazen duyuluyor. O günlerde ben en çok grubun diğer gazetesinde benzer nedenlerle Zeynep'in de kovulmuş olmasıyla gurur duydum! Gazeteciliğe ilk başladığımda, Necati Doğru' nun yönettiği serviste arkadaşım, masa komşum olan bu donanımlı gazeteci ile onlarca yıl sonra "boyun eğmediği için kovulmak" gibi bir "mukadder kader" i paylaşmak gurur vermişti.
Köşe yazsa da, gazeteciliğin esası olan muhabirliğin heyecanı ve emeği her zaman mevcut oldu Zeynep' te. Aynı, ortaya çıkardığı 490 sayfalık kitapta, yazar imzası kadar, çok sayıda kişiyle yapılmış görüşmeleri bilgimize getiren deneyimli muhabirin akıl ve emeğinin mevcudiyeti gibi. Uzman, etkili, yetkili isimler kadar sokaktaki adamla da yapılmış söyleşiler: "Matematik ve felsefe öğrenimi gören 21 yaşındaki Evanjelik kimlikli Tim" mesela. "Her Pazar kilisede Irak'taki Amerikan birlikleri için dua ediyor" du ve "Dindar Amerikalıların daha çok çocuk doğurmasını" istiyordu. Çünkü "Kara ordusunda ihtiyaç var" dı. "Yeni savaşlar için... Şeytana karşı... Çünkü Amerika'ya karşı olan herkes şeytan" dı. İslami fanatizmden bahsediliyordu ya, bu çocuk, Tim mesela, Müslüman değildi ve dünyanın dört bir yanından gençlerin eğitim için gittiği ülkesindeki matematik ve felsefe tedrisatıyla bu "akıl, fikir" i edinmişti! Muhtemelen, "Matematik" sayesinde ABD'nin muharebe kazansa, ülke işgal etse de savaşları nihai olarak kazanamayacak denli "Kara ordusu özürlü" bir süper, asker sayısı yetersiz bir işgalci olduğunu kavramış, kökten dinci felsefesiyle de şeytanı ve papazı bulmuştu. ABD başkanı olabilmek için kafi, hatta süper bir seviyesi vardı!
Bir şey daha eklemeliyim. Önemli bir şey. Bakmayın, en sübjektif, en otosansürcü, en boyun eğmeci, kayırmacı, ayırmacı, saklamacı meslektaşların sık sık "objektif, tarafsız gazetecilik" ten bahsettiğine. Yalandır! Gazetecilik, sözde objektif denge kandırmacasıyla kendini ve okuru aldatmanın değil; duruşunu, açını, konumunu, tavrını namuslu biçimde belli ederek, kimsenin haysiyetiyle oynamadan, bağımsız, yalansız, boyun eğmeden didikleme, sorgulama, aktarma, anlatma ve vicdanını unutmama, hiç yamultmama işidir. Yani öyle olabilmeli idi. "Amerikan Cinneti" nin yazarı, bana güvenirseniz eğer, aklını, sorusunu, sorgusunu, yazısını vicdanından ve meslek namusu ile insan onurundan hiç koparmamaya çalıştı!
|