|
|
Böyle bir komşu istiyor muyuz?
Çocukları 13 yaşındayken bile işlediği suçlar için ölüme mahkum edip kafasını kesiyorlar. 29 Ocak 2006 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi'nin raporuna göre halen 126 çocuk idam edilmeyi bekliyor. Çünkü yargıçların çocukları yetişkin gibi yargılama konusunda geniş bir yetkisi var. Hukuk sistemi diye bir şey yok. Düzgün yasal bir sistem olmadığı için ne hükümet ne yargıçlar ve doğal olarak ne de sıradan vatandaşlar neyin suç, neyin serbest olduğunu bilmiyor. Cezalar da buna göre değişiyor. Aynı suç 10 kırbaç cezası alabileceği gibi, infazı haftalar hatta aylara yayılan 1000 kırbaç cezası da olabiliyor. Uluslararası temel anlaşmaları onaylamış durumdalar. Mesela İşkence ve Diğer Kötü Muameleye Karşı Konvansiyon'u 1997'de kabul etmişler ama bu anlaşmaların şeriat yasasına aykırı buldukları hükümlerini uygulamamakta kendilerini serbest bırakmışlar. Bunun sonucunda da gözaltında kötü muamele, işkence alabildiğine yaygın. Mahkemeler itirafı en önemli delil saydığı için polis zanlıdan itiraf elde etmek için her yolu deneyebiliyor. Mahkemeler ve hükümet yasaların vatandaşlara sağladığı en sınırlı korumayı bile dikkate almadığı için zanlılara gözaltında ve duruşmalarda avukat bulundurma hakkı tanınmıyor. Keyfi gözaltı süresi uygulanıyor. İfade özgürlüğü diye bir şey yok. Toplantı özgürlüğü doğal olarak hak getire. Sıkıysa dernek kurmaya kalk. Bunu en son Mart 2004'te deneyen 14 kişi altı ila dokuz yıl arası hapse çarptırıldı. Kadının adı gerçekten yok. Mimarlık, avukatlık, mühendislik gibi işler kadınlar için tehlikeli sayıldığından bu işleri yapması olanaksız. Kadınlar eş, baba, kardeş gibi bir erkek yakınlarının yazılı izni olmadan evden çıkamıyor. Sokağa çıktığında giysisinden, izin kağıdına kadar din polisinin denetimi altında. Yerel seçimlerde aday olma veya oy kullanma hakları da yok. Almanya'daki Türklerin durumundan şikayet edenler bu ülkeye baksın. İşverenin ilk icraatı göçmen işçinin pasaportuna el koymak oluyor. İşçiler belirsiz saatlerde köle gibi çalıştırılıyor ve ücretleri aylarca ödenmiyor. Vatandaş olmayanlara devlet okulları ve hastaneleri hizmet vermiyor. Son olarak yıllardır bu ülkede bulunan, hatta bu ülkede doğmuş 100 bin Çadlı'nın oturma izni iptal edildiği için bu insanlara, çocuklarına ve yakınlarına hastanelerde acil servis hizmeti bile verilmiyor. İnsan hakları örgütlerinin elinde hastane kapısında ölen insanların listesi var. Müslümanız diyor ama kendi gibi inanmayan Müslümanlara düşman gözüyle bakıyor. Özellikle Şiiler ve İsmaili mezhebinden olan politik ve ekonomik dışlanmaya maruz kalıyor. Ülkenin Şii nüfusunun hakim olduğu doğu eyaletinde bile etkin konumda bir tek Şii bulunmuyor. Ülkelerinde Müslüman gibi yaşayıp dışarıda kumar, içki masalarının başlıca müdavimi oluyorlar. Fahişelere en iyi parayı onlar veriyor. Bu ülke Suudi Arabistan. Şimdi bu ülkenin kralı kalkmış, bizim Boğaz'ın son kalan yeşilini yağma etmeye kalkıyor. Hükümet de onun için imar yasasını değiştirmeye çalışıyor. Biz İstanbul'da böyle bir sabıkası olan komşu istemiyoruz.
|