Sonradan "düşünce özgürlüğünün sesi" oldular
Geçen haftaki Edgar'ın Laneti yazımdan sonra kimi okurlarım aradı. Yazıda sözünü ettiğim Amerika'ya Karşı Çalışmaları Araştırma Komitesi konusunda biraz daha bilgilendirilmek istiyorlar. Temelde Hollywood ve ünlü yıldızlar olunca, konu da çekicilik kazanıyor elbet.
Temsilciler Meclisi üyelerinden oluşturulan Komite 1938'de kurulmuştu. Çalışmaları 1947'ye kadar pek "popülerlik" kazanmadı. Ama İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden sonra, Soğuk Savaş'ın başlamasıyla birlikte kaynatılan "cadı kazanı" uzun yıllar boyunca gündemde kaldı. Gösteri dünyası mercek altına alınmıştı, ama Komite'nin çalışmaları daha büyük bir gösteriye dönüştü. Tanıklıklarına ilk başvurulanlar Eisler kardeşlerdi: Adını Ruth Fischer olarak değiştiren Elfriede Eisler, Gerhart Eisler ve Hanns Eisler. ABD'de Komünist çalışmaları yürüten kişi olduğu ileri sürülen Gerhart Eisler sorgusundan sonra tutuklandı. Ama kefaletle serbest bırakılınca Polonya bandıralı bir gemiye gizlice binerek ülkeden kaçtı. Gemi Southampton'a varınca bu kere İngilizler tarafından tutuklandı. Yargılandıktan sonra Alman Demokratik Cumhuriyeti'ne gitmesine izin verildi. Ruth Fischer, kardeşlerini ağır biçimde suçladı. Gerhart'ın bakışlarının bile "Bolşevik bakışları" olduğunu söyledi. Bertolt Brecht'in de sorguya çekilmesine yol açtı. Hanns Eisler ise 1948'de sınır dışı edildi. Sanatçı Alman Demokratik Cumhuriyeti'ne gitti; orada bu yeni devletin ulusal marşını besteledi. Bu arada Eleanor Roosevelt Komite'ye bir mektup yazmış, Eisler'lerin siyasal örgütlerle ilişkilerinin bulunmadığını söyleyerek kararın yeniden gözden geçirilmesini istemişti. Sonuç: Eleanor Roosevelt de Komünistlikle suçlandı!
Sonra sıra Hollywood'a geldi. Aralarında dünyaca ünlü yıldızların, yönetmenlerin, senaryo yazarlarının da bulunduğu yüzlerce kişi Komite'nin önüne çıkarıldı. Bu soruşturmaya ilk karşı çıkanlar, sonradan "Hollywood On'ları" olarak adlandırılacak, çoğunluğunu yazarların oluşturduğu sanatçılardı: Alvah Bessie, Herbert Biberman, Lester Cole, Edward Dmytryk, Ring Lardner Jr, John Howard Lawson, Albert Maltz, Samuel Ornitz, Adrian Scott ve Dalton Trumbo. Dmytryk, Lardner ve Trumbo sonradan Komite'ye yardımcı olmayı kabulleneceklerdi. Tanıklıklarına başvurulanlar genellikle üçe ayrılıyordu: Komite'yle işbirliği için yürekten gönüllü olup muhbirlik edenler; Komünizme karşı olduklarını belirten, ama isim vermekten kaçınanlar; bu soruşturmanın Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürüp tanıklık etmeyenler.
İlk kümenin yıldızları Ayn Rand, Adolphe Menjou, Robert Taylor, Ronald Reagan, Sterling Hayden, Jose Ferrer, Lee J. Cobb ve Elia Kazan'dı. Yaratılan Dünya'nın (The Fountainhead) yazarı Ayn Rand, Rusya doğumlu olduğu için sanki "bilirkişi" olarak çağrılmıştı Komite'ye. Yazar, Rusya Şarkısı (The Song of Russia) filmini yorumlarken bir Rus köylüsünün yemek yediğini, radyo dinlediğini, güldüğünü, bütün bunların Komünizm propagandasından başka bir şey olmadığını söyleyecekti. Adolphe Menjou, "Usta bir oyuncu, bir bakışla, ses tonunu hafifçe değiştirmeyle Komünizm propagandası yapabilir," diyecekti. Elia Kazan, Viva Zapata'nın antikomünist bir film olduğunu ileri sürecek, Hollywood "kızıl" larının adlarını verecek, ifadesinin ertesi günü de 500 bin dolarlık bir sözleşmeye imza atacaktı. İkinci kümede yer alanların başında Gary Cooper geliyordu. Cooper, Komünizme karşı olduğunu belirtti, ama muhbirlik edip isim vermedi. Arthur Miller da isim vermemekte direnecek, sadece, "İnsan kötüyü tanımadan kötünün ne olduğunu bilemez. Ben kötüyü tanıdım. Şimdi başka türlü düşünüyorum," diyecekti. John Howard Lawson, Pete Seeger, Lillian Hellman ve Paul Robeson gibi üçüncü kümede yer alan sanatçılar ise düşünce özgürlüğünü savunacak, böyle bir soruşturmanın anlamsızlığını, çarpıklığını dile getirecek, sonunda "Komite'yi aşağılamak" la suçlanacaklardı. Bu kümede en "eğlenceli" gösteriyi ise oyuncu Lionel Stander sunacaktı. Stander, Komite'ye mektup yazıp Amerika'ya karşı çalışanları ihbar etmek istediğini belirtecek, tanıklığına başvurulduğunda da Amerika'ya karşı çalışanların Komite üyeleri olduklarını söyleyecekti.
Edgar Hoover ile başlatılan ve Senatör McCarthy ile simgeleşen bu dönemde yüzlerce sanatçı özgürlüğünden oldu, Kara Liste'lerle işsiz kaldı, açlık, yoksulluk çekti. Kimi sanatçılar ise Komite'yle işbirliği etti, muhbirlik görevini fazlasıyla yerine getirdi ve yıllar sonra milyonların karşısına "hakların koruyucusu" ya da "düşünce özgürlüğünün sesi" olarak çıktı.
|