Hayırlı Lucca'lar...
Gider ayak kıymet bilmesek şaşarım valla. İş, arkadaş ya da sevgili fark etmez, kaybetmeden değeri kafamıza dank etmezmiş. Baksanıza 'E daha karpuz kesecektik' derken şıp! geçti gitti koskoca yaz. Selametle! Sorarım size; dolaştınız mı el ele boğaz kenarında, cuuup atlayıp saatlerce çıkmadınız mı denizden, yediniz mi domatesli pilav ve cacık ikilisini annenizin elinden, gecenin köründe oturdunuz mu dışarılarda, çene çaldınız mı kızlarla?. Sonra herkes gider Mersin'e, siz gidersiniz tersine. Sararsınız benim gibi yağmur yağar seller akarken Işın Karaca'dan 'Mandalinalar'a, vurursunuz Bebek sahillerine...
OKAN, ORAY VE PINAR... Ayy nasıldı şarkı? Hah! 'Ayrı ayrı uyusak uyansak yaz gelse açılsak, ayrı ayrı iki yarımdan bir tamam olsak. Mandalinalar tezgahta, kokusu girse kanımaaaa... 'Yeniden taşınır gibiii, yeni bir yere alışır gibiii, yeni doğmuş bebek gibiiii, olursun diyorlar, sevenler biliyorlaaar...' Oooo... Bebek eşittir Lucca da açılmış. Laila'dan sonra bir mekan tam tabiriyle 'bu kadar patlasın!' İyi anlamda çiziktiriyorum canııım, yanlış anlamayın. Geçen sene magazin sayfalarından, haftalık haber dergisi kapaklarına, kulaktan kulağa dolaştı Lucca... 'Esmer sevdim herkes hayran, esmer yari yaratana kurban' ve gittikçe ayaklı kül tablasına benzeyen Okan Bayülgen'den, burjuva hayatlar insan Reha Muhtar'a, kaleminin kemiği yok Oray Eğin'e, binanın üstünde oturan 'milyonlarca arkadaş' sahibi Pınar Altuğ'a kadar uğramayan yok Lucca'ya. Bir nevi mahallenin barı aslında. Eh yer Bebek olunca, ahalisi de şöhretli oluyor tabii. Hemen dalıyorum içeri. Uzun tavanını, beyaz ağırlıklı dekorunu ve ilgide kusur etmeyen personelini seviyorum. Eh günümüzde herkes ünlü muamelesi görmek istiyor. Pohpohlanan müşteri kendinden geçiyor. Egoluyum, egolusun, egolular durumu. Dört bir yanda gözünüzü alamadığınız defile kulisi fotoğrafları var. "Kimin bunlar?" diye soruyorum. Ece Sükan'ın abisi Arslan'ınmış. New York defilelerinde çekmiş. İnsan fotoğraflara baktıkça daha fazlasını istiyor valla. Neyse, bakalım görülmek ve onu bunu görmek, bol bol elâlemi çekiştirmek isteyenlerin, magazin muhabirlerinin bir numaralı mekanında 'tadilat tadilat' dediler ne ettiler?
KARTI OLAN ŞANSLI! Sol duvara şaraplık yapmışlar, bar ve mutfağı yeniden düzenlemişler. Mönüye bir iki yenilik getirmişler, pazarları açık büfe kahvaltı vereceklermiş. Ha bir de kartlı sisteme geçeceklermiş! Yani kartın varsa Lucca'ya girip Lucca'lama şansın var. Yoksa kapıdakinin paşa gönlüne kaldın. Bir 'mahalle barı' için kartlı kulüp muamelesi ne kadar doğrudur bilemedim doğrusu. Derken baktım, cepleri taşlı jeani ve siyah atletiyle fıstık Doğa Rutkay girdi içeri. "Senin yüzünden kulis kapısına karpuz resmi asıyorlar" dedi. Geçen kış oynadığı Uğur Uludağ oyununu yazarken "Karpuzsuz yaz, Doğa'sız 27 Numara olmaz" demiştim ya ondan... Çok heyecanlıydı Doğa, sevgilisi Şahan 'Avrupa Yakası'nın Şesu'suyla yeni televizyon programına başlayacakmış da. Bu arada '27 Numara' 10 Ekim'den sonra BKM'de sahne alacakmış. Hadi hayırlı olsun! Sevenlerinin Lucca'sı bol olsun.
|