kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Prof. Dr. Bengi Semerci @ SABAH
 
Tek anne olmanın zorluğu
Soru Cevap

Tek anne olmanın zorluğu

Aynı yakınmayı haykıran kaçıncı anne hatırlamıyorum. Her yaştan ve her sosyo kültürel düzeyden anneler. Ortak özellikleri boşanmış ya da eşlerini kaybetmiş olmaları. Yani tek ebeveyn olarak çocuk büyütüyorlar. Çocuklarla ilgili her sorunda ya da hoşlanmadıkları, baş edemedikleri olayda aynı cümleyi kuruyorlar: "Ben onun için yaşıyorum, kendime ait bir hayatım yok, buna rağmen..." Evet, belki de en önemli nokta burada. "Buna rağmen," değil de "Bu nedenle," şeklinde bitmesi gereken cümlede. Kendine ait bir yaşamı olmayan, tüm yaşamını çocuk üzerine kuran anne, sorunlarda başarısızlık hissini diğer annelere oranla daha fazla duyuyor. Kendisini bırakıp giden, çocuğun sorumluluğunu almadığını düşündüğü eşe öfke artıyor. Üstelik bu öfke, kendi yaşamını ve çocuğun geleceğini daha da olumsuz etkiliyor. Fiziksel ve duygusal yükü çocuk büyüdükçe artan anne, tahammülsüz, kızgın, mutsuz oluyor. Çocuğun kendine ilişkin bir yaşamı zaten olmadığından, anne ve çocuğun yaşamı öylesine iç içe giriyor ki istekler, beklentiler karışıyor. 'Ben' olamayan anne hep 'biz'den bahsediyor. Çocuğun bu denli biz olamak isteyip istemediğine, bunun çocuk için doğru olup olmadığına bakmadan her şey 'biz' oluyor. Çocuk da büyüdükçe ya 'biz' olmaktan kurtulamayarak, kalan yaşamı boyunca anneyi sırtında taşımak ve kendine ilişkin bir yaşam kuramadan yaşamak zorunda kalıyor. Ya da anneyle 'ben' olma mücadelesine giriyor ve ilişkileri bozuluyor. Bu mücadeleden genellikle her ikisi de ruhsal yaralar alarak çıkıyor. Bir yandan onun bu zayıflığını sömüren, hep daha fazlasını isteyerek kullanan çocukları da unutmamak gerekir.

'KENDİ HAYATINIZI UNUTMAYIN'
Eşi gittiği, kendisini ve çocuğunu görmek istemediği için henüz bir yaşına yeni girmiş bebeğini, tek başına büyütmesi gereken genç anneye çevresindekiler hem öğüt hem de teselli veriyormuş: "Giderse gitsin, çocuğun var, yaşamını ona ada, kimseye ihtiyacın yok, o senin yeni hayatın artık, başka herşeyden vazgeç, " diye. Genç anne, aklı başında biri olduğu için, burada bir terslik olduğunu düşünerek "Doğru mu?'' diye danışıyordu. Hiç doğru olur mu? Tabii ki bir anne çocuğunun sağlıklı olması, zarar görmemesi için elinden geleni yapmalı. Ama henüz 30'una gelmemiş bir insana kendi hayatından vazgeçip, çocuğu için yaşamasını söylemek, sadece onun değil, bebeğin geleceğine de ipotek koymak demektir. Eşinden ayrıldıktan sonra sadece çocuğu ve işi arasında kalan, sinemaya, konsere bile o yalnız kalmasın diye gitmeyen 40 yaşlarındaki anne ağlayarak "Tükendim," diyordu. "Tükendim ve buna karşın kızım iyi çalışmıyor, isteklerimi yapmıyor". Bir yandan da yaptığı tüm fedakârlıkları sayıyor, bir yandan bunları yapmış olmakla övünüyor ve övgü bekliyor, bir yandan da ağlıyordu. Aslında gerçekten tükenmişti ve onay alarak kendine güç toplamaya çalışıyordu. Oysa önünde daha uzun bir yaşam vardı ve bu şekilde geçmesi çok güçtü. Diğer yandan hiçbir şeyi kendi başına yapamayan, kendinden hoşnutsuz, mutsuz ve sorumsuz bir çocuk yetişmişti. Evet, sevgili tek anneler. Annelik çok güzel ve zevkli bir iş. Ama unutmayın sizler bireysiniz. Kendinize ilişkin bir yaşamınız da olmak zorunda. Kendinize çocuğunuz olmadığı zaman da mutlu olacağınız bir yaşam hazırlayın ki o da birey olabilsin. Kendine sizin verdiklerinizle sağlam bir kimlik yaratabilsin. Zamanı geldiğinde gönül rahatlığıyla, sizi yalnız bırakmaktan endişe duymadan yapması gerekeni yapsın, gitmesi gereken yere gitsin. Yoksa üstlerine titrediğimiz çocuklarımıza istemeden de olsa karşılıksız yaptığımızı söylediğimiz her şeyin diyetini onlara zarar verme pahasına ödetmiş oluruz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Tek anne olmanın zorluğu   / 26-08-2006
 Şimdi ne olacak?   / 19-08-2006
 Lokantadaki çocuklar, anne ve babanın aynası   / 05-08-2006
 Çocuğum korkuyor   / 29-07-2006
 Sünnet olmak mı!!!   / 15-07-2006
 Suçlu yetiştirmenin basit kuralları!   / 08-07-2006
 Yaz tatili planları   / 01-07-2006
 Karneleri aldık   / 24-06-2006
 Televizyon masum mu?   / 17-06-2006
 'Bu çocuk iştahsız'   / 10-06-2006
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
ALİ POYRAZOĞLU
Ah ulan ben sağ olacaktım ki...
Biri Şişli'nin üst...
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA
Vitamin katkılı gıdaların sakıncası var mı?
Geçen hafta...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Biz nerede yanlış yapıyoruz?
Birkaç hafta önce tatil...
Ekranlardan gelen çağdaş tehlike
Ekranlardan gelen çağdaş tehlike
Birbiri ardına ölen gençlerin ölüm sebebi olan, bulaşıcı ve korkunç...
Kapitalizmin altındaki çöplük
Kapitalizmin altındaki çöplük
Dizisi ülkemizde de pek çok izleyici edinmiş olan Miami Vice'ta, Don...
Çorbada Japon eriştesi var
Alışveriş merkezi Kanyon'un girişinde açılan ve Uzakdoğu mutfağının...
Dönerin de şifalısı varmış
Sağlıklı beslenme, bir kesim için düne kadar sadece modaydı.
Okula hazır mısınız?
Okulların açılmasına sayılı günler kaldı. Öğrenciler okul heyecanını yaşarken,...
Onlara 'turist' demeyin lütfen
Dünya küçüldü, seyahat etmek çok kolaylaştı. Ama acentelerin işi de bir o kadar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.