Bitmeyen veda gecesi
Bu hafta Müzeyyen Senar'ın veda konseri, Lucca'nın partisi derken, bakıyorum da herkesin keyfi yerindeydi.
Türk Sanat Musikisi'nin divası Müzeyyen Senar'ın geçen hafta salı günü, Kulüp Rakısı'nın 'Taş Plak' gecesinde bir veda konseri daha yapıldı. Gece Mustafa Kemal'in kötü şarkı söyleyenlere kızıp Türk musikisini yasaklattığı Sarayburnu'ndan birkaç yüz metre ötede, Sepetçiler Kasrı'nda, Hammam'daydı... Bu gece hakkında hafta boyunca gazetelerden bir şeyler okudunuz elbette! Ama bir de orada neler olup bittiğini, bendeniz Suzan Verdi'den dinleyin... Öncelikle, biletlerin haftalar önceden tükendiği söylenen gecede, bomboş davetli masalarını görmek hayli canımı sıktı. Neyse, Senar sahneye seyircilerin ayakta alkışları arasında geldi. Ancak kameraların ışıkları yüzünden kadıncağız hiçbir şey göremedi. Gecenin sunucusu Mustafa Yolaşan (herhalde Senar'ın yaşına en yakın bir tek o kaldığından, onu seçmişler), seyircilerden bir daha bu sahneyi tekrarlamalarını istedi. Söz konusu Müzeyyen Senar olunca, kimse nazlanmadan Senar'ı tekrar ayakta alkışladı. Ancak o bundan pek de hoşlanmadı "Ben sevmem böyle şeyler," deyip şarkılarına geçti... 'Atatürk'ün rakısı' diye bilinen Kulüp'ün (aslında Kulüp'ten önce Tekel kurulana kadar, Atatürk Dimitrakopulo rakısı içerdi) ev sahibi olduğu gecede, Senar, "Onun sevdiklerinden söylemeden olmaz," dedi ve Cânâ Rakibi Handan Edersin başlayıverdi. Sonra o meşhur sahne geldi. Senar, rakıyı şöyle bir kafasının çevresinde sallayıp fondip yaptıktan sonra, kadehi salladı. İlk kadeh kırılmayınca, bir iki şarkıdan sonra yine fondip yaptığı kadehi kırmayı başardı. Diva sahnede can yakan şarkılarından birini söylerken birden Bülent Ersoy belirdi. Ersoy'un bir kameraman ordusuyla gelişi her şeyi berbat etti. Diva da buna çok sinirlendi. "Konser ortasında gelinir mi?" diye Ersoy'u azarladı. Konser o saatten sonra hafif bir televole havası aldı. Ama Senar'ın torunu Burak sahneye çıktı ve baskın sesiyle büyükannesine fırsat vermeden söylediği üç şarkıyla rakı tüketimini artırdı...
BİZİM HOLLYWOOD Hazır gecelerde boy göstermeye başlamışken, geçen cuma gecesi de Lucca'nın özel partisine gittim. Orada Efe Önbilgin'i görünce (tam da sinemadan çıkmışım), Luke Wilson'a ne kadar benzediğini fark ettim. Önbilgin ve sevgilisi Mine Kalpakçıoğlu tıpkı Uma Thurman ve Luke Wilson ikilisini andırıyordu. Neyse, bu arada Lucca tam bir reunion havasındaydı. Mekân 10 gündür kapalı ama meğer herkes ne kadar özlemiş birbirini... Herkes vardı... Ece Sükan, Erol Günaydın'ın kızı Gülfer, Okan Bayülgen'in arkadaşı reklamcı Salih , Bayülgen'in terk ettiği Niran Ünsal'ın kardeşi 'sex bomb' Nida Ünsal, şaşırtıcı bir şekilde Gülşen'siz Reha Muhtar ve Oray Eğin aklımda kalanlar...
|