|
|
Tarihi ve kentleriyle karpatlar
Romanya'nın sırlarına, dağlarına ve insanlarına ulaşmanın en güzel yollarından biri de ülkeyi trenle dolaşmak. Bükreş'ten hareket eden trene atlayıp bir haftada tarihin içine sihirli bir yolculuğa çıkabilirsiniz
Trenle yapacağınız Romanya seyahati boyunca gözleriniz yeşilin renginde boğulurken, Ortaçağ kentlerinden geçişin sarhoşluğunda bir yudum gözyaşını da cebinize atabilirsiniz. Gezmek; keşfetmek ve bir gün döneceğiniz yeri bilmekse, Romanya bu anlamda iyi bir seçim olabilir. Anlatacaklarımız dinleri, dilleri ve tarihiyle çeşitlilik sergileyen bu güzel ülkenin sırtında aldığımız bir haftanın öyküsüdür:
YEDİ SAATTE CLUJ Bükreş'e gelişinizin şekli ne olursa olsun, Gare de Nord'dan hareketle Romanya tren hattını kullanarak kuzeyin, Romanya'ya ait olduğu kadar Macar etkisi taşıyan güzel kenti Cluj'a ulaşabilirsiniz. Yaklaşık yedi saat süren yolculuğun sonunda bir dönem Transilvanya'nın başkenti olan bu şehir, tarihi yapısıyla sizi selamlıyor. Piata Unirii'de (Piata, Romence 'meydan' demek) St. Michael Kili Kralı Matthias Corvinus'un ihtişamlı heykelini görebilirsiniz. Piata Avram Iancu Meydanı'nda ise Ortodoks kilisesinin serinliğinde vereceğiniz molada, şehri biraz daha solumak mümkün. Cluj, akşamını, yıldızını toplarken yola koyulmanızın tam zamanı. İstikamet Sighişioara!
ORTAÇAĞ KENTİ Almanca'da 'Scholarak' geçen ve güzel bir tepenin üzerine kurulmuş bu Ortaçağ kentini görmeden geçmek olmazdı. Dokuz kulenin çevirdiği bir iç kaleden oluşan bu eski kent, 16. yüzyıldan kalma kasaba evlerine, bozulmamış kiliselere ve Ortaçağ'ın gizemli sokaklarına ev sahipliği yapıyor. Kentin bir başka özelliği de tarihin Kazıklı Voyvoda olarak bildiği, günümüzün Drakula sembolü Vlad Tepeş'in doğduğu kent olarak bilinmesidir. Eski kentin merkezi olan Piata Cetatii'de kurulan pazarın keyfini çıkarırken yerli halkla bir bira içmeyi de ihmal etmeyin.
AVRUPA KÜLTÜR KENTİ SIBIU Braşov gibi turistik bir bölgenin unutturduğu güzel bir şehir olan Sibiu, 2007 Avrupa Kültür Kenti seçilerek gururunu yeniden toparladı. Şehrin bugünlerde yoğun bir tadilattan geçmesi her ne kadar yorucu olsa da Saksonlar'ın, Hermannstadt diye adlandırdığı bu şirin Ortaçağ kentini görmeden güneye inmeyin. Transilvanya'nın Avusturya valilerinin konakladığı bu güzel kentin renkli tarihi, evlerine ve sokaklarına da yansımış. İnanılması güç olsa da bugün Romanya'nın en büyük ve en iyi korunmuş tarihini bu kentte görebilirsiniz. Kentin görmeye doyamayacağınız dokusundan örneklere gelince; Evangelist Kilisesi'nde Vlad Tepeş'in oğlunun anıt mezarına (kilisedeki görevlilerden rica ederseniz) inebilirsiniz. Bir başka önemli eser de Mitropoliei Caddesi üzerindeki Ortodoks Katedrali'dir. İstanbul'daki Aya Sofya'nın minyatür kopyası olan bu katedralin gücüne inanan kasabalıları selamlayarak Sibiu sokaklarında kaybolabilirsiniz.
DRAKULA'NIN ŞEHRİ BRAŞOV Transilvanya'nın belki de en çok bilinen ve en çok gezilen kentidir Braşov. Bram Stoker'ın Drakula'sına ev sahipliği yapmış Bran Kalesi'ne yakınlığıyla da farklı bir turist akımına uğramaktadır: Vampir avcıları! İrlanda asıllı Stoker, Eflak Boğdan (bugünkü Romanya) Prensi Vlad Tepeş'ten hareketle yazdığı romanının günümüze bu kadar sayısız eser ve uyarlamayla kalacağını tahmin etmiş midir bilinmez, ama Sighişioara'ya gittiğinizde Bran Kalesi'ni tüm vampirlerin hatırına ziyaret etmenizde fayda var. Piata Sfatului Meydanı'nı saran Barok cepheleri ve kafeleriyle şehrin büyüsüne kapılabilirsiniz.
BAŞKENT BÜKREŞ Kışın da kayakçılar için bulunmaz nimet haline gelen Romanya, dört mevsim ziyaret edilebilecek bir yer. Romanya'nın başkenti Bükreş, Doğu Bloğu etkisinden kurtulmuşa benzemiyor. Gri duvarlar ve dev yapılarla kent, soğuk bir tablo gibi. Çavuşesku'nun yaptırdığı Parlamenter Sarayı da büyüklüğü ve ihtişamıyla mimari bir başarı veya kişisel bir ego tatmini olarak yorumlanabilir.
Senem Göl / Berk İybar
|