|
|
'Özhan Canaydın ulusal, hatta mahalli... Hiç evrensel değil'
-Galatasaray'ın gelenekçi değil, vizyonist kanadısınız. Başkanlık döneminizde olağanüstü başarılara imza atmanıza rağmen, dev kupaların hemen ardından klüpte oluşan mali portreden ötürü suçlanmış, 'Fazla vizyon, illüzyondur,' diye eleştirilmiştiniz. O dönemi nasıl açıklıyorsunuz? - Peter Sellers'ın oynadığı bir filmden kısaca örnek vererek anlatayım. Fakir bir ülke. Ekonomik kriz içindeler. 'Ne yapsak?' diye düşünüyorlar. Bir tanesi diyor ki, 'Amerika'ya harp açalım.' 'Deli misin? Amerika bizi silip süpürür,' diyorlar. 'E, daha iyi ya, silip süpürdükten sonra, bizi kalkındırmak mecburiyetindeler. Yardım edecekler ki, biz kalkınacağız.' Harbi açıyorlar. Kral'ın geldiği bir sahne var. Geliyor ve soruyor 'Nasıl gidiyor?' diye. 'Kötü,' diyorlar. 'Harbi kazandık' ! İşte biz harbi kazandık... Harbi kazanınca da ne yapacağımızı şaşırdık. Hadise bu. Çünkü yönetimden bir iki kişi haricinde UEFA Kupası gibi bir başarıya erişeceğimize aramızdan kimse inanmamıştı. Vizyona gelince. Neticede bugün bizim koyduğumuz hedeflere devam etmek istiyorlar...
'ÖZHAN CANAYDIN TUTUCU'
Şimdiki başkan Özhan Canaydın gelenekçi değil mi? - Çok gelenekçi ve tutucu karakterde. Ulusal, hatta mahalli düşünüyor. Belki de öyle icap ediyor, bilemiyorum, ama hiç evrensel değil... Yapmış olduğu birtakım icraatlerde de evrensel olmadığını gösterdi, ama bu onun tercihi. Yapacak bir şey yok.
Aziz Yıldırım nasıl bir başkan sizce? - Son derece otoriter, despot bir başkan. Gerçi kendisi Diyarbakırlı, ama rahatlıkla Bizanslı da olabilirmiş.
- Yıldırım Demirören? - Çok uğraşıyor, çok da mesai veriyor, ama birtakım aksaklıklar oluyor. Belki ekibini yanlış seçti. Serdar Bilgili, bence kendi dönemi içinde genç ve vizyonist bir başkandı ve birtakım önemli şeyler yaptı. İyi de bir ekibi vardı. Onlar da şirketleşti ve Serdar'ın Hüsnü Güreli gibi de bir maliyecisi vardı. Atılımlar bakımından bize ciddi, güzel bir rakipti...
|