|
|
|
|
|
Korkumdan günlük tutmadım
|
|
Sizi ilk Tayyip Erdoğan'ın tercümanı olarak tanıdık. Sonra bu tercümanlık kelimesi sizi eleştirmek için kullanılır oldu. Egemen Bağış mı? Tercümanı canım" denildi.
-Önceleri sadece maddi katkı diye bu işe atıldım. Zaman içinde Amerika'da dil sınavına girdim ve Allah vergisi bir yeteneğim olduğunu ortaya çıktı. Üç aşamalı bir sınavın iki aşamasını otomatik olarak geçtim. Daha sonra Clinton'ın Türkiye'ye geldiği ziyarette onun iki tercümanından biri olarak görev yaptım. Hatırlarsanız TBMM'de yaptığı konuşma sırasında konuşması 9 kez alkışlarla kesilmişti. Birçok kişi "Tercüme iyi yapıldı" dedi.
Liderlere
tercüme yapmak zor değil mi?
İlk başlarda çok heyecanlandım. Ama dersinizi iyi çalışırsanız kelime unutmazsanız. Günde iki saatimi okuyarak geçirirdim. Bilmediğim olay kalmasın isterdim. Tercümanlık çok yorucu bir iştir. Simültane tercümeyi yarım saatten fazla yaptığınız zaman beyninizde karıncalanma başlar. Onun için takım halinde çalışılır. Beni "tercüman sadece" diye küçümsemeye kalkanlara çok gülüyorum. Onlar keşke bir tercüme yapmayı deneseler de ne kadar zor bir meslek olduğunu görseler. Ayrıca sadece tercümanlık değil, NY'deki Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu başkanı olarak Amerika'daki Türk toplumuna liderlik yapıyordum. Bush ve Clinton'a da tercümanlık yaptınız.
-Bush insan olarak sevecen olmaya çalışan, espriler yapmaya çalışan birisi. Clinton muazzam bir iletişim üstadı. Onunla Tayyip Bey arasında çok benzerlikler görüyorum. İkisi de halkını çok seven, ikisi de spora çok düşkün.
Her zaman merak ettiğim bir şey var. Erdoğan dil bilmemesine rağmen liderlerle sıcak ilişkiyi nasıl kurabiliyor?
-Tayyip Bey iletişimi çok iyi becerebilen biri. Türkiye'nin yurtdışı ilişkilerini en iyi götüren başbakanıdır. Lisan bilgisinin aslında önemsiz bir ayrıntı olduğunu göstermiştir. Sırrı insanlara insan gibi davranması. Karşı tarafın özel ilgi alanları hakkında sohbet açıyor. Gerektiğinde dokunuyor, elini tutuyor, omzunu sıvazlıyor. Samimi davranıyor, hislerini gizlemiyor, ikili oynamıyor ve dil bilmediği için hiçbir kompleksi yok. Kendini olmadığı bir şey gibi göstermiyor. Aklından geçen neyse sözü de odur.
Başbakan'ın çok eleştirilen bir de Kasımpaşa tavırları var. O tavırlar tercümeye yansır mı yoksa yumuşatılır mı?
İyi bir tercüman tercüme ettiği kişinin kızgınlığını da sevincini de tercümeye yansıtmalı.
Öyle ama siz bir de dış ilişkiler danışmanısınız.
-Doğru ama kızgınlığını tercümede kapatmaya çalışmak benim haddim değil. 14 milyon seçmenin oyunu almış, Türkiye'yi temsil eden birinin eğer yumruğunu masaya vurması gerekiyorsa ben bunu nasıl yumuşatırım? Beni 17 Aralık'ta çok eleştirenler hatta arkadaşlarımızdan uyaranlar bile olmuştu. "Konuşmalarda Tayyip Bey kızıyor, sen de ayrı kızıyorsun" diye... Halbuki sansürlememeye çalışıyordum. Güvenebileceği tercüman olmak önemli. Hassas dönemlerde hassas toplantılarda tercümanlık yaptım.
Yani sizde çok sır var...
-Çok şükür bana emanet edilen hiçbir bilgide sızma olmadı. Ben sırf bu yüzden günlük bile tutmadım. Birinin eline geçer, bir şey olur korkusuyla yazmadım. Çünkü o anılar benim şahsi hazinem değil ki.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|