|
 |
 |
 |
 |
|
 |
 |
 |
 |
 |
SMS: EB yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder |
|  |
|
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
 |
|
|
  |
|

RTÜK standartları
Ciner Medya Grubu, gerek yazılı gerek görsel medyada belirli bir yayıncılık sorumluluğu anlayışıyla görev yapmaya çalışıyor. Özellikle kazalara açık canlı yayınlarda sıkıntılar yaşıyor ama sorumlu yayıncılık anlayışının gereğini yerine getirmekte tereddüt etmeyerek standartlarından taviz vermediğini gösteriyor. Bülent Ersoy'un programının kaldırılmasını ele alalım. Ersoy, canlı yayında cinsel göndermeli bir espri yapınca, program, sunucunun özrüne rağmen derhal yayından kaldırıldı. Aynı şekilde Kanal 1'de erkeklerin kadın kılığında yarışacakları bir program söz konusuydu. İcra Kurulu program bandını izledi ve grubun yayın standartlarına uygun bulmadığı için yayına koymadı. Mehmet Ali Erbil olayında da benzer bir tavır alındı. Canlı yayın sırasında gerek kameramanlar, gerek yayın masası gerekli refleksi anında gösterdi. Erbil canlı yayında anında özür diledi. Bununla da yetinilmedi. Mehmet Ali Erbil'le parası peşin ödenmiş 29 prime time programı anlaşması vardı. Üstelik kanalların en amansız rekabete girdiği haziran ayına girilmişti ve elinde alternatif program yoktu. Erbil'in yaptığı düzeysiz şakaya henüz bir toplumsal tepki oluşmamıştı bile. Buna rağmen grup, Erbil'in kanalla ilişiğini kesti, parasını ödediği programları bile yaptırmadı. RTÜK ne yaptı? Bu kadar iç denetim uygulayan, yayın standardı konusunda bu kadar titizlenen atv'ye maksimum cezayı verdi. Hukukun genel ilkesine göre, maksimum ceza "yoğunlaşmış kast" durumlarında verilir. Ortada değil yoğunlaşmış, kast unsurunun kendisi bile yokken atv'ye maksimum ceza verilmiş olması RTÜK'ün standartları konusunda tereddüt yaratıyor. İş bununla da sınırlı değil. RTÜK, geçen haftalarda atv'de yayınlanan Oryantal Star ile Kanal D'de yayınlanan Lolita programına uyarı cezası verdi. Aslında Oryantal Star'ın gerek program içeriği, gerek sunucusu ve yarışmacılarının tavrı nedeniyle uyarı alacak bir durumu yoktu ama RTÜK kendi kafasınca bir denge oluşturmak istemişti herhalde. Ama sonuçta bir gerekçe açıklaması gerekiyordu, "gençleri dansçılığa özendiriyor" diye bir neden buldu. Eğer gençleri dansçılığa özendirmek RTÜK standartlarına aykırı ise, sayın kurul üyelerine sormak gerekir; geçen yıl Kanal D'deki "Benimle Dans Eder misin?" programını niye sessiz sedasız izlediniz? Üstelik o programı kadın kılığına girmiş bir erkek sunuyordu ve birbirinden düzeysiz bel altı espriler yapıyordu. RTÜK'te şu kanal yapınca olur, bu kanal yaparsa olmaz diye bir anlayış mı var? Veya bundan daha vahim bir durum var demektir. Çünkü dans yarışması format olarak RTÜK standartlarına aykırı bulunuyorsa, RTÜK yönetimi muhafazakar kanallar gibi cinlerperiler, evliyalarla dolu programların hakim olduğu bir yayıncılık anlayışı istiyor demektir. İnsanları akıl ve bilimden değil de, evliyalar, cinler ve perilerden medet ummaya yönlendiren programlara bir tek uyarı bile verilmemesi, atv, Kanal D, Star, Kanal 1 gibi kanalları da İslami havada yayın yapılan mecralara çevirme isteği olduğu kuşkusu yaratıyor. Tehlikeli bir gidişat var demektir. Bizden uyarması...
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|