Yeni Silahlı Kuvvetler
"Benim Türk Silahlı Kuvvetleri için belirlemiş olduğum vizyon, '21'inci yüzyılın çağdaş silahlı kuvvetlerini yaratmak' şeklindedir. Ulaşmak istediğimiz asıl hedef, yüzyılın koşullarıyla uyumlu ve etkinlikle muharebe edebilecek bir silahlı kuvvetlere sahip olmaktır..." Veda ziyaretlerini neredeyse tamamlayan, Pazartesi günü görevi Orgeneral Yaşar Büyükanıt'a devredecek olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, geçen 16 Mart'ta Harp Akademileri Komutanlığı'nda "Yeni ordu"yu böyle anlatıyordu. Bu ordunun özelliklerini de şöyle sayıyordu: Teknoloji ile barışık olmalı, Ar-Ge yapılanmasını kurumsal dinamizminin merkezine yerleştirebilmeli. Bilişimi etkin olarak kullanabilmeli. Düşünsel yetenek çapını çok disiplinli olarak genişletebilmeli ve bu yeteneğini "Sert güç" yanında "Yumuşak güç" halinde de tatbik edebilmeli. Dikey işbirliğinin yanında yatay işbirliği ve eşzamanlılık da askeri süreçlere dahil edilmeli. Dün CNN Türk'ün "Türk Silahlı Kuvvetleri'nde tarihi değişime gidiliyor" başlığıyla duyurduğu haber, Özkök'ün bu vizyonunun somut bir yeniden yapılanma planına dönüştüğünü gösteriyor. Ege Ordusu ile 3'üncü Ordu'nun lağvedilmesini, 1'inci Ordu'nun "Batı Grup Komutanlığı", 2'inci Ordu'nun da "Doğu Grup Komutanlığı" olarak değiştirilmesini, Kara, Hava ve Deniz kuvvetleri komutanlıklarının kaldırılıp Genelkurmay Başkan Yardımcılıkları haline getirilmesini öngören bu plan ne anlama geliyor?
Küçük ama daha güçlü *20'nci yüzyıl anlayışına ve Soğuk Savaş dönemi konseptine göre örgütlenmiş Silahlı Kuvvetler, 21'inci yüzyılın koşullarına ve "Yeni Dünya Düzeni"nin tehdit algılamalarına göre tepeden tırnağa yenileniyor. *"Bilgi"nin silah kadar önem kazandığı (Özkök'ün ifadesiyle, "Geçmişin 'Bilgi kuvvettir' kavramı bugün 'Bilgi hiç olmadığı kadar güç demektir' şekline dönüştü") gerçeğinden hareketle, "Kitle ordusu"ndan "Teknolojik ordu"ya geçiyor: Daha küçük, daha esnek, daha mobil ve teknolojinin tüm imkânlarıyla donatılmış, ateş gücü yüksek birliklerden kurulu bir ordu. (Org. Büyükanıt'ın "Kara Kuvvetleri'nin 2014 yılına kadar yüzde 30 küçültüleceğini açıklaması da bunun bir başka işareti.) *Böyle bir ordunun gereği olarak, bilgiyi hızla değerlendirecek, hızla karar verecek ve bu kararı hızla uygulatacak bir komuta yapısı oluşturuyor. *Tabii yeniden yapılanmayla birlikte strateji de değişiyor: Eşzamanlı olarak 2.5 savaş (Yunanistan, Suriye ve içte bölücü tehdit) birden yapabilme anlayışı yerini global tehditleri göğüsleyebilmeye ve asimetrik tehlikelere cevap verebilmeye dayalı bir yaklaşıma bırakıyor. Tüm modern ordularda olduğu gibi...
Komşuya dolaylı jest Yeni Silahlı Kuvvetler planı bizde bir de sanki çevremizdeki silahlanma yarışındaki ve güç dengesindeki değişikliklere göre nükleer teknolojiyle donatılma olasılığının da göz ardı edilmediği izlenimi uyandırdı. Ancak elimizde bu izlenimi destekleyecek somut veriler olmadığı için cüretimizi daha ileriye götüremiyoruz. Şimdilik. Özkök'ün planladığı, Büyükanıt'ın uygulamaya başlayacağı plan, hiç kuşkusuz AB'de olumlu yankılar yapacak. Tabii Yunanistan'da da. Ege Ordusu'nun lağvedilmesi her ne kadar büyük şemanın bir parçasını oluştursa da, Batı'nın "Aynı askeri ittifakta yer alan iki ülke birbirine düşman gözüyle bakar mı" diye eleştirdiği "kronik" bir sorunu da ortadan kaldırmış olacak: Komutanlığı İzmir'de olan bu ordu 1975'te Yunanistan tehdidine karşı kuruldu. Komşunun Ege Adaları'nı silahlandırmaya başlaması üstüne. Ancak iki ülke arasındaki gerginliklerin azalması, Türkiye'nin AB ile üyelik görüşmelerine başlaması sonrası Ege Ordusu'nun lağvedilmesi zamanının geldiği görüşü giderek daha çok taraftar bulmaya başladı. Böylece o beklenti de karşılanmış olacak. Bakalım Yunanistan da, "Türkiye'yi birinci tehdit" görmeye devam eden askeri stratejilerini yenileyecek mi? Kısacası, ünlü yatırımcı George Soros'un "Türkiye'nin en iyi ihraç markası" dediği Silahlı Kuvvetler, 21'inci yüzyıla geçiyor. Darısı diğer kurumların başına...
|