| |
Deprem dersleri
Çocukların "Deprem Dedesi" Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, Van'da bir okula gitmiş... "Deprem üzerine" konuşmuş... Öğrencilerin sorularını yanıtlamış. Toplantıdan sonra bir öğretmen, Prof. Işıkara'nın yanına yaklaşmış: -Deprem oldu... Çünkü Cebrail geldi, yeraltındaki fay hatlarını kesti. Bunlar Allah'ın gazabı.
17 Ağustos 1999. 17 Ağustos 2006. Tam 7 yıl geçti aradan. Marmara depreminden "ne ders aldık?" Neleri öğrendik, nelerde sınıfta kaldık. Prof. Işıkara dedi ki: -İnsanı enkaz altından nasıl çıkarırız, bunu gerçekten çok iyi öğrendik... Ama insanların enkaz altında kalmaması için ne yapmak lazım, bunu öğrenmemiz lazım.
Işıkara Hoca ile "7'nci yıl sohbeti" yaptık. Milli Eğitim'i övdü: *Deprem bilincini yaymada en etkili kurum. *Konu ders kitaplarına girdi. *Okulların sağlamlaştırılmasında önemli adımlar atıldı. Sağlıkla ilgili olarak ise dert yandı: *Hastaneler konusunda dertliyim. *Kaynak yok deniyor, kabullenemiyorum. *Hala bazı hastanelerde sağlamlaştırmaya gidilmiyor.
Bir "deprem sonrası anısı." Prof. Işıkara "hastaneler konusunda demeç verince..." Bakan kızmış: -Hastanelerin güçlendirilmesinden Işıkara Hoca ne anlar. Ve "talimatı" vermiş: -Hoca'nın hastanelere girmesini yasaklıyorum. Ancak pek çok başhekim Prof. Işıkara'yı aramış: -Hocam hiç çekinmeden bizim hastanemize gelebilirsiniz.
Hatırlayacaksınız, depremden sonra her TV kanalının neredeyse kadrolu bir iki "deprem uzmanı" olmuştu. Kimi işin "bilimsel" yanıyla meşguldü. Kimi "şov peşindeydi." Kimi de "deprem ticareti." O dönemde, Prof. Işıkara'yı üzen bir olay: -Bir öğretim üyemiz, gazetelere "7'nin üzerindeki depremde ben orgazm oluyorum" diye demeç vermez mi...
Deprem olunca en çok "eleştirilen" konulardan biri şuydu: "Çokbaşlılık." Aradan geçen 7 koca yıldan sonra Prof. Işıkara'nın eleştirisi: -Afet yönetimi hala çokbaşlı.
Depremden sonra yapılan "önemli işlerden biri deprem sigortası." Bunun için "Kanun Hükmünde Kararname" çıkarıldı. Kararnameye göre "deprem sigortası zorunlu." Ama yine de "isteyen yaptırır, isteyen yaptırmaz." Öyleyse bu nasıl "zorunluluk?"
Zorunluluk "müeyyide" gerektirir. Müeyyide için "Kanun Hükmünde Kararname" yetmez. "Kanun" gerekir. Kanun olmadığına göre ise... "Yaptırımsız kararnameye" uyan uyar, uymayan uymaz.
Deprem bize çok şey öğretti. Ama "acı" öğretti. Depremden sonra "çok şey" değişti. Fakat hala "çıkarılacak dersler, alınacak önlemler, yapılacak yasal düzenlemeler" var. Bunlar için "yeni acılar" beklenmemeli.
Kızılay için de "bir çift söz" etmeden geçemeyeceğiz. Kızılay, depremde "sınıfta kalmıştı." Bugün ise "milletçe gurur duyacağımız noktada."
|