| |
Politikada yeniden doğuş sancıları...
Ne yaparsanız yapın, ne zamanı geriye döndürebilirsiniz, ne de durdurabilirsiniz zamanı... Zaman kıyısı olmayan bir nehirdir. Her şeyin bir başlangıcı olduğu gibi, mutlaka bir sonu da vardır. İçinde bulunulan zaman dilimini iyi değerlendirebildiğiniz takdirde, kaçınılmaz geleceği de daha rahat karşılarsınız. Eski iktidarların sahibi yıllanmış politikacılar için de durum böyledir. Eğer başarıları başarısızlıklarından fazla ise, zamanın eskitmesine daha çok direnebilirler. Ama ne yaparlarsa yapsınlar yıpranırlar, eskirler ve yeni kuşaklar onların yerini alır. Zamanın doğa ile işbirliğine kimse karşı koyamaz. Eski Başbakan ve Anavatan'ın eski Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın aktif politikaya geri dönüş denemeleri de, bu genel kurallar içinde ele alınmak durumunda. Yılmaz'ın başarıları ile başarısızlıkları arasındaki karşılaştırmayı yapmaya çalışmak anlamsız. Bunu da "Zaman" yaptı zaten. 2001 genel seçimlerinde Yılmaz liderliğindeki Anavatan'ın ne olduğu ortada. Gerçi başarılı olanlar da kaybedebilir seçimleri. Daha ötesi var mı? Türkiye'yi kurtaran ve Cumhuriyet'i kuran Atatürk'ün partisi CHP, 1930'daki Serbest Fırka denemesine dayanabildi mi? Veya "2'nci Adam " İsmet İnönü, 1950'den başlayarak, Demokrat Parti karşısında her seçimde yenilmedi mi?
SEÇİM KAYBETMEK Daha yakına gelelim. Önce "Kıbrıs Fatihi" sonra da "Öcalan'ı yakalayan Başbakan" konumundaki Ecevit'in DSP'si ne kadar oy alabildi son genel seçimde? Unutmayalım ki bu coğrafyanın siyasetinde ne başarı, ne de başarısızlıktır öncelikli konu. Önemli olan "Yaşayabilmek "tir. Eğer sağlığınızı koruyarak hayatta kalabildiyseniz, bir gün yeniden devlet kuşu başınıza konabilir. Siyasi yaşamı 1950'de biten ve hiç karizması olmayan Sadi Irmak 1974'te başbakan olabilir miydi bir Batı Avrupa ülkesinde? Veya iki kez askeri darbeyle devrilen, bu arada birkaç kez seçim de kaybeden (1973, 1977, 1987) Süleyman Demirel, sonra yeniden Başbakan ve arkasından Cumhurbaşkanı olmadı mı? Seçimde barajın altına düşen ve sonra da Yüce Divan barajını geçen Mesut Yılmaz, bu gerçekleri bilen bir kişi olarak, kendisini yeniden seçmenin beğenisine sunuyor. Ama kendisi de bir Turgut Özal olmadığını, topluma bir "Vizyon" değil, günlük politikanın çeşitlemelerini sunarak yeniden doğuş denemeleri yapması gerektiğini biliyor. Mahir Kaynak da Star'daki yorumunda bu konuyu ele alırken, Mesut Yılmaz'ın dönüşünü şöyle değerlendirmişti dün:
ALMAK VE YAPMAK -Bazıları onun cumhurbaşkanlığına göz diktiğini söylerken diğerleri milletvekili olmayı yeterli göreceğini düşünüyor. Zaten ülkemizde siyaset mevki sahibi olmak ve bunun avantajlarını servete dönüştürmek olarak algılanıyor. Bize göre siyasetin amacı " olmak" tır. Siyasetçi " yapmak" fiilini hiç duymamıştır. Bir siyasetçinin idealleri, dünya ve ülkemiz için projeleri olamaz. Aslında bu söz herkes için geçerlidir. Bizde parola " Ben şuyum, ver" dir. Kimse "Ben, şunu yapıp, bunu alacağım" demez. -Siyasete yeniden başlarken fındık ve çayın konuşulmasını, mağdur olmanın bir avantaj olarak kullanılmasını yadırgamadım. Eğer birisi çıkıp geleceğe yönelik projelerinden söz etse, dünya dengelerini, AB'ye yönelik politikasının ne olduğunu anlatsa, ekonominin aynı zamanda siyasi bir tercih olduğunu ve bugün izlenen ekonomi politikasının geleceğimize etkilerinden bahsetse şaşırırdım. Muharrem Sarıkaya da Sabah'taki köşesinde Mesut Yılmaz'la Rize'de yaptığı sohbeti şöyle özetlemişti dün:
OYUN PLANI -Yılmaz ile sohbetimiz gece yarısına kadar sürüyor; bazı şeylerin yazılmasını istemiyor. Geçmişte MHP'nin Refah, BBP'nin de A navatan ile seçim ittifakı yapmasına benzer yöntemin yeniden denenmesinin zorluğunu görüyor. Bunun için yeni bir model üzerinde duruyor. Bütünleşmeyi yaratabilmek için merkez sağda yeni oluşuma kapalı DYP lideri Ağar'ı da sıkıştırmayı hedefliyor. -Kendisi açıkça söylemedi, ancak sözlerinden çıkardığımız kadarıyla, buna ilişkin oyun planı da açık. Ağar'a, "Eğer bütünleşmeye yanaşmazsan, Anavatan'da oluşuma önderlik yaparım, seni de güç durumda bırakırım" mesajını gönderiyor. Anavatan'daki yeni oluşumu da geçmişte sol siyasette de yer almış etkin isimlerin de katılımının sağlanacağına inanıyor. Bütün bunlarda başarı elde edebilir mi? Zamanın lehine çalıştığına inansa da zorluğunu da görüyor... Evet... Zaman yine hükmünü icra etti ve 1980'lerin genç ve ümit vaat eden ismi Mesut Yılmaz, bugünün yenileri olan Tayyip Erdoğan'a, Mehmet Ağar'a, Erkan Mumcu'ya karşı oyun planları düzenlemek durumunda. Bakalım yarınki zaman neler gösterecek?
|