|
|
|
|
|
|
Hep ben dayak yediğim için adalet yerini buldu!
Önümüzdeki günlerde 'Mezarlık Gülleri' isimli kitabı çıkacak olan rock müziğin efsanesi Erkin Koray anlattı: Türkiye'de rock'çı olmanın bedeli çok ağır. Memlekette benim kadar çok dayak yemiş olan kimse yok mesela!.
Yıllar önce rahmetli Cem Karaca'yla yaptığım röportaj sonrasında dayak yemişten beter olmuştum. Hani diliyle dövenlerdendi Karaca... O zamanlar biraz gençlik, biraz heyecan, e biraz da yeni olmanın verdiği 'cehalet' vardı üstümüzde; o dayağın acısını tez unuttuk. Aradan epey zaman geçti, bu kez Erkin Baba'yla konuşmak nasip oldu. "Şu Allah'ın işine bak" dedik demesine de aklımızda bir 'Karaca dayağı' kalmış ne de olsa; istemsiz döndük eski günlere... Hele Erkin Koray, röportajın bir yerinde "Benim kadar dayak yemiş olan yok bu memlekette" deyince, sanki biri kulağıma "Dayan" sözünü fısıldı... Neticede karşımdaki zor, zor olduğu kadar sinirli, sinirli olduğu kadar hoşgörülü ve hepsinden öte 65 yaşında hâlâ 'hippi' ruhlu bir rock efsanesiydi... Konuştuk, konuştuk, kelimeler geride kaldı ama Erkin Baba, kimseye laf etmedi, kimseye ters düşmedi, kimseyi de yüceltmedi... Dedik ya Erkin Baba'ydı karşımızdaki, elden geldiğince 'doğru' ve de 'usturuplu' bir dildi konuşulan bizimkisi... Gelelim asıl konuya...
KİTABINI 8 YILDA YAZDI Erkin Baba, 'Mezarlık Gülleri' isimli bir kitap yazdı. Tam tamına 8 yılda... Ne bir otobiyografi, ne (şu sıralar moda olduğu üzere) sağa sola 'salladığı' anılarını anlattığı bir kitap bu. Eldeki verilerden yola çıkılarak biraz ders, biraz öğüt verilmiş... Kimi yerde gülünmüş, kimi yerde ciddi olunmuş... Aziz Nesin'in oranladığı yüzde 60'lık kesime göndermeler yapılmış, memleket meselelerine dokundurulmuş... Alfa Yayınları'ndan çıkacak olan kitabın yazılma amacına gelince...
* Genç kuşak Erkin Koray'ı kaynağından öğrensin diye mi yazdınız kitabı? Kaynağından bazı şeyler öğrenilsin diye yazdım ama amacım tam da bu değildi.
* Neydi? Ben daha felsefi bir kitap yazmayı düşündüm ama bir yandan da okuyucuyu yormayayım dedim. Şimdi gençlerin fazla yorulmaya tahammülleri yok! Esasen bu kitapta ben gençlerin farkına varmadıkları bazı şeyleri anlatıyorum. Hafif kapalı, kapalı da değil de, hikaye gibi geçerekten, varlığından bile haberleri olmadığı konulara değiniyorum, hissettirmeden.
* İçinizdekileri mi döktünüz? Öyle diyelim, öyle olsun ne olacak!
* Dolayısıyla bu bir Erkin Koray otobiyografisi olmanın ötesinde... Hiç yok gibi... Çok az.
* Biraz da anılarınızdan yola çıkarak ders vermek istemiş gibisiniz... Ama kaleminiz de sert... Bilemiyorum. Daha önce olsaydı daha sert olurdu. Ben şimdi çok yumuşak buluyorum. Ne yazmışım diye okuduğum zaman; 'ilahi' diyorum kendime, 'şunu yazsana doğru dürüst...' Ama yok, iyidir böyle. Çünkü kimseden de alıp veremediğim yok. Bazı şeylerin açığa çıkmış olmasını istiyorum. Benim bu kitapta kimseye verdiğim bir cevap yok. Mesela gazetecilere faks çekmişim ama yayınlanmamış. Ben bu kitapta fırsat bu fırsat, kalemi elime geçirdim, dur şunlara cevap vereyim demedim. Zaten onlara vermişim o cevapları. Sadece vatandaşa ulaşmamış. Buraya verdiğim cevapları koydum. Dolayısıyla normların dışında bir şey yok. Dedim ya, 'kitabı yarı belgesel yapalım' dedik.
* Kitabınızda genel olarak bir öfke adamının, kızgın adamın söylemleri var... Evet o bölümüne denk gelmiş... Ben bu konuyu kitabın içinde izah ediyorum, niye böyle olduğunu.
* Niye böyle oldu? O kadar çok konu vardı ki iletmem gereken... Notlar yazdım, işte onların arasından şikayet bölümüne denk gelmiş çoğu. Halbuki amacım direkt bir şeylerden şikayet etmek değildi. Benim esasen pek fazla rahatsızlığım yok çünkü kendine güvenen bir adamım. Esasen ben bunu daha önce yazmış olsam, daha fena yazardım. Ben şimdi 60 yaşını geçmiş bir adam olarak hem daha hislerini frenleyebilen bir yaştayım, hem de daha hoşgörülü bakabilecek bir yaştayım. Bu esasen çok yumuşak bir kitap. Karakterimle ilişkili olarak olağanüstü nazik ve yumuşak bir dil kullandım.
* Siz çok mu sinirli bir adamsınız? Evet.
* Bunun cezasını çektiniz mi? Tabii, halen çekiyorum.
* Sakin bir adam rock'çı olur mu? Olmaz, doğru söylüyorsunuz.
* Rock'çı olmanın cezasını çektiniz mi peki? Özellikle Türkiye'de rock'çı olmanın bedeli ağır.
ÇOK BÜYÜK ŞEYLER YAPTIM * Siz çok kavgalara bulaşmış bir adamsınız. Adalet yerini buldu mu o kavgalar sonucunda? Hep benim dayak yememle sonuçlandığı için adalet yerini buldu! Ben rock çalan, o tür söyleyen bir adamım. Aynı zamanda Türkçe sözlerle kendine mahsus bir müzik yapmış bir adamım. Bunu ben söylemiyorum; Avrupalılar, Amerikalılar söylüyorlar. Geçenlerde Kanada'da Ottawa Sun gazetesinde bir Amerikalı yazı yazmış; "Türkiye'ye giderseniz eğer, bu adamı dinleyeceksiniz" diye. Avrupa'da biri bir kitap çıkarmış; "Türkiye'ye giderseniz sadece bu adamı dinleyeceksiniz" demiş. Sadece benim LP'lerimi koymuş sayfasına, "Neler dinlenir bu dünyada sizin gözünüzden kaçan" diye. Ama ben bunları elime alıp bağırmıyorum, öyle bir adam değilim... Ben kendim için övünç kaynağı olarak da adlandırmıyorum; Amerikalı'nın biri, Avrupalı'nın biri benim hakkımda yazı yazdı diye... Çok doğal karşılıyorum, hatta eksik bile. Ben çok büyük şeyler yapmış bir adamım, Türkiye denen küçümsenmeyecek bir ülkede. Onun için onlar benim gözümde büyük bir adam, ilah gibi falan gözükemez. Bir Amerikalı'nın benim hakkımda yazı yazması benim için önemli değil. Daha fazlasının yazılması gereken bir adamım! Benim bu memlekette yaptıklarımı, orada yapmış olan yok! Benim kadar dayak yemiş olan yok mesela...
BELGİN ÇOBAN GÜNAYDIN
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|