|
|
Reha Mağden'i uğurladık...
Gazeteciliğinin yanı sıra kitaplarıyla da tanınan Reha Mağden, beşinci kitabı Kalem Ele Küsmeden'i göremeden sevenlerini terk etti. Güldal Kızıldemir'den Haşim Akman'a pek çok dostunun önsöz yazdığı kitabındaki köşe yazılarından çok özel bir Reha Mağden portresi çıkıyor
Çocuk gülüşlü yazarın vedası...
Reha Mağden, 1955'in 13 Nisan'ında Ordu'da doğdu. Madişvili (anlamı; armut ağacı tomurcuğunun oğlu) Yusuf ile Gonzolidze Ayşe'nin, Gürcü Furtunzade Hamdi ile Yölonsalı Saadet'in torunu, Adalet Partisi milletvekili Hamdi ile Ayşe'nin çocuğu. Büyükbabası dokuz yıldan fazla askerlik yaptı, Rus cephesinde Çürüksulu Ziya Bey'in çetesinin kurmaylarındandı. Çocukluğu ve gençliği Ordu ve Ankara'da geçti. Üniversitede, Felsefeye Giriş ve Kurumlar Sosyolojisi dersleri verdi. Sonrasında ise hep gazeteciydi. Kendi deyimiyle, 'zahmetli ya da zahmetsiz' beş çocuğu var, çok sevdiği, büyük aşkı Rana'yla evli.
İYİ KALPLİ ÇOCUK Çocukken, arkadaşlarının arasından sıyrılmak değil daha çok sevilen 'iyi kalpli çocuk' olmak isterdi, mesela Vesikalı Yarim'e en çok ağlayan süt kuzusu. Pipisinin küçüklüğünden endişe ettiğini de hatırlıyor. Çok da tembeldi; her sene mi sınıfta kalır insan? Ama hep Sait Faik okudu. Ders çalışmanın da, sokağın da 'oyun' olduğunu sonradan fark etti. Çocukluk zamanlarında sert bir adamdı da, eski bir arkadaşı yıllar sonra ona şöyle demiş: "Gözlüklerin vardı, önce onları çıkarır sonra kafayı yapıştırırdın adama!" "Uydurma, hatırlamıyorum," diye yanıtlamış arkadaşını. 13-14 yaşlarındayken bir kıza âşık oldu. Bu aşkı Uğur abisine anlattığında "İyi olmuş, dişlerini daha dikkatli fırçalarsın," cevabını aldı. Dişlerini daha dikkatli fırçalamadı ama kız kardeşini ondan sonra hiç dövmedi. Aşkın 'iyi edici'liğini anladı. '70'li yıllarda, Ankara'nın bir devlet lisesindeyken bir gün, sınıf arkadaşının koyu Kürt aksanına diğer çocuklar gibi o da güldü. Çocuk sınıfa dönüp "Ben Türkçe'yi 10 yaşında öğrendim. Bu memleketin çocuğuyum ve sizin güldüğünüz gibi kimseye gülmedim," dedi. O günden sonra 'abi' diye çağıracağı en yakın arkadaşı olan bu çocuk Abdülmelik Fırat'ın oğluydu. Bir zaman sonra Caddebostan Plajı'nda esmer güzeli, beyaz bikinili bir Kürt kızı gördü. Şimdi zaman zaman kızın beyaz bikinisinin üstüne giydiği eşofmanın kapaklı yan cebine girip dizlerini karnına çekip uyumak istiyor. Ayrıca kapağı kapalı cebin içinde havasızlıktan ölüp onun bahçesindeki maydanozların dibine gömülmek de istiyor. Üniversitede Felsefe'ye Giriş dersinden hiç geçemedi. Ama onu geçirmeyen hocalarından (Füsun Akatlı, Zeynep Aruoba) kuşkuyu öğrendi. Bir gün Ankara'daki evinden, evde herkes uyurken sessizce kapıyı çekip çıktı. Eğitim dönemi askerliğini Polatlı'da yaptı, o zamanlar oğlu Ekim Yusuf dört buçuk yaşındaydı. İki tür naturadan tedirgin oluyor: Kibirliler ve ezikler..
DOSTLARININ OKŞAMASI Reha Mağden'in son kitabı Kalem Ele Küsmeden'de pek çok önsöz var; kimi meslektaşı, çalışma arkadaşı olan dostlarından özel satırlar bunlar. Mağden kitabının ön sayfalarına bu yazıları koymasını şöyle açıklıyor: "Fena halde okşanmayı istediğim için onlara tuzak kurdum. Onlar hiç fark etmedi ama, beni nasıl sevdiklerini onlara itiraf ettirdim. Ben, evde çocukluğumdan beri böyleydim. Annem beni kucaklar, ben onun hafif iter ve Hacı Şakir kokusunu içime çekerken sormadan edemezdim: 'Ben senin nasıl oğlunum anne?'"
Melda DAVRAN
|