Komutanları bekleyen tablo
Yüksek Askeri Şura sonrasında şekillenen Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yeni komuta kademesi, ilginç bir dönemde ordunun kaptanlığını üstlenecek. "Neden ilginç?" sorusunu yanıtlamadan önce şura sonuçlarını yeniden okumaya çalışalım... Aslında Org. Yaşar Büyükanıt'ın Şura öncesi Genelkurmay Başkanlığı'na atanmasıyla birlikte, beklenen gerilim ve heyecan yaşanmadı. Medyada çıkan "Büyükanıt damgasını vurdu " yorumları çok yanlış değil. Yaşar Paşa, iç güvenlik ve bölgesel sorunlar açısından Türkiye'nin hareketli ve zor bir döneme girdiğinin bilinciyle en hızlı ve verimli çalışacağı kadroyu oluşturmuş, ayrılan Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök de bunun önünü açmış gözüküyor. Kara Kuvvetleri'nden Kurmay Başkan Org. Ergin Saygun'un sürpriz biçimde Genelkurmay İkinci Başkanlığı'na yükselmesini, Orgeneral İlker Başbuğ'un Kara Kuvvetleri, Org. Işık Koşaner'in Jandarma Genel Komutanı olmasını bu yönde yorumlamak lazım. Büyükanıt'ın Genelkurmay İkinci Başkanlığı döneminde Basın Daire Başkanı olan Tümgeneral Salih Zeki Çolak'ın Genel Sekreterliğe getirilmesi ve kıta görevine çıkacağı düşünülen İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral Arslan Güner'in aynı görevi bir süre daha sürdürecek oluşu, yine Yaşar Paşa'nın "A Takımı" konusunda önemli sinyaller. Çeşitli sohbetlerden tanıdığımız ölçüde bu komutanlar yüksek kalibrede, çok okuyan, iyi İngilizce bilen, yurtdışı tecrübesinin yanında PKK ile mücadele konusunda kıta deneyimine sahip isimler. "Batı yanlısı" denilebilir ama NATO ekseninde kuvvetli bir milliyetçi ruhu da barındıran isimler. Bundan sonra komutanları zorlu bir süreç bekliyor... Dış güvenlik açısından önümüzdeki 2 yıl, son 2 yıldan daha çetrefil senaryolara gebe . TSK'nın ilgisi, İran'la nükleer gerilim, PKK'ya yönelik sınır ötesi gelişmeler ve Irak'ta bir yıl içinde patlak verecek Kerkük krizi. Her üç durum da ciddi stratejik tehditler içeriyor; ancak PKK ve Irak konusundaki gelişmelerde Türk ordusunun doğrudan müdahale ihtimali de var. Bu yüzden Genelkurmay harıl harıl tehdit senaryolarını değerlendirirken, yaklaşık 340 bin askeri personel bölgeye kaydırılmış durumda... Senaryoları biraz daha açalım. İran malumBir yandan İran'ın nükleer silah sahibi olma ihtimalinin yarattığı kaygı, diğer yönden İran'a yönelik olası bir hava harekatından Türkiye'nin nasıl etkileneceği sorusu var. Türkiye, İran'ın nükleer programından hoşnut olmasa da olası bir operasyonda tarafsız kalacaktır. Ancak bölgedeki etkilerini göğüslemek herkes için zor olacak. Irak'ta ise iç savaş senaryolarının Türkiye'yi de içine çekmesi, fazla uçuk bir fantezi sayılmaz . Koalisyon güçleri kaybetmiş durumda. İç müdahale ve etnik kavganın nereye varacağı belli değil. Bir de Kerkük var.. 2007 sonunda Kerkük'ün kaderi için referandum yapılacak. ABD ve İngiltere bu referandumun ertelenmesini istiyor; Türkiye Kerkük'ün Kürt yönetimine geçmesinin "kırmızı çizgi" olduğu yolundaki pozisyonunu değiştirmiş değil. Kürtler erteleme konusunda ikna olmazsa Kerkük sorunu Türkiye'nin sınırı geçmesine neden olabilir. PKK konusunda ise "sınır ötesi operasyon" her zaman ihtimal dahilinde. İç kamuoyu baskısı ve PKK'nın ne ölçüde aktif olacağı, bu anlamda önemli bir faktör. Sınırötesi operasyon sonbahara kadar beklenmiyor. Ancak sonrası için ciddi anlamda masada olan bir seçenek. Bu çerçevede Büyükanıt Paşa'nın yeni Genelkurmay Başkanı olarak bu sonbaharda Washington'a yapması beklenen ziyaret son derece önemli olacak. Sahi, Başbakan Erdoğan da ABD başkentine gitmek niyetinde değil miydi?
|