|
|
|
|
|
Silah arkadaşı onu yazdı
'Ayşeler uyanın Alileri uyandırın'; Duygu'nun Kadınca'da bir dönemi başlatan yazısının başlığı.
Kadınlara ışık kattı
'AYŞELER uyanın Alileri uyandırın'; Duygu'nun Kadınca'da bir dönemi başlatan yazısının başlığı. Bu sadece Kadınca değil, Türkiye basını açısından da bir devrim sayılır. Dergilerin, gazetelerin yüksek satışlara, ancak okurlarının en gerici, en tutucu değerlerini okşayarak ulaşabileceği yalanının yıkılması. Seksenlerin başı. Moda, güzellik, dikiş, nakış gibi konulara değinen Kadınca'nın Genel Yayın Yönetmeni Duygu Asena, bu yazısının gördüğü ilgi üzerine derginin çizgisini istediği yönde değiştirme konusunda güç ve kararlılık kazanıyor ve satışları
17 binde seyreden dergi yeni çizgisiyle 90 bin gibi yüksek tirajlara ulaşıyor. Duygu'nun Kadınca'da, bu değişikliği gerçekleştirmesi, kadınların da kendi özgürlüklerini aramanın, seslerini duyurmanın yollarını aramasına denk geliyor. Kadına yönelik şiddet gibi özel, aile arası, önemsiz meseleler olarak görülen konuların üzerinde düşünülür, gruplar örgütlenirken Kadınca da bu konulara yer veriyor, kadın cinselliğini sorguluyordu. Duygu, o hareketin parçası olmadı hiç, yazar ve yönetici olarak doğru yaptığını düşünüyorum. Böyle durumlarda rekabet ve düşmanlık adettendir. Ama Duygu kendisinden genç, daha hareketli ve muhalif siyasete daha yakın bizim gibi kadınlara karşı dostluk ve dayanışma gösterdi hep. Onun yaptıkları ve hayatı, bizim yaptıklarımız ve hayatımızla iç içe değil ama yan yana yürüdü.
TÖRE CİNAYETLERİ HABER OLUYORSA ONUN PAYI VAR 1987 Türkiye'de kadınlar açısından çok önemli bir yıl. O yıl darbe sonrasının ilk yasal gösterisini yaptı kadınlar ve Türkiye'nin ilk feminist eylemi; Dayağa Karşı Yürüyüş gerçekleşti. Aynı yıl Duygu'nun 'Kadının Adı Yok'u yayımlanmıştı. Türkiye, kadınları ve kadınların özgürlüğünü tartışıyor ve bundan rahatsız olan erkekler bu konuya ve Duygu'nun yazdıklarına baktıklarında sadece kadınların cinselliğini görüyordu. Şu satırlarla birlikte basında Duygu Asena'yı öven bir sürü yazı çıkacaktır. Ama o yıllar öyle değildi, feminizm ve en tanınmış yüzü Duygu Asena bir yaylım ateşi altında ve bu cephenin arkasında solcular ve sağcılar el eleydi. O yazıları şimdi yazarları bile unutturmak istiyor. Duygu ise binlerce kadının aklına ve hayatına ışık kattı. Bugün töre cinayetleri haber oluyorsa, dayak yiyen kadınlar karakola başvuruyorsa, genç kızlar babalarına, ağabeylerine, sevgililerine karşı seslerini yükseltebiliyorsa bunda onun payı var. O, kadınları özgürleştirmenin erkekleri de mutlu edeceğinin farkındaydı. Aşkla barışıktı ama aşkın esiri de değildi. Bundan on yıl önceydi, "Zamanla insan daha az ilgileniyor bu konuyla," demişti, "O zaman kendini çok özgür hissediyorsun." Özgür, aydınlık, tatlı ve feministler çirkindir diyenlere inat, güzel bir kadındı. Bunlarla böbürlenmeyi değil, herkesin bunlara sahip olmasını istemişti. Önümüzde bu kadar uzun bir yol varken, onsuz ne yapacağız?
AYŞE DÜZKAN
|