| |
|
|
Atatürk yanımda oturuyordu!..
Hayır, "Sanki, manki" değil.. Atatürk yanımda oturuyordu, Aspendos'ta hissettim.. Orkestra şefi işaret etti.. Müzik başladı.. O Fortuna girdi, orkestra ve koro ile.. Carl Orff'un Carmina Buranası.. Ve sahnede dans başladı.. Dev bir orkestra.. Muhteşem bir koro.. Çocuklar Korosu ayrıca.. Harika bir soprano, tenor ve bariton.. Ve dev bir baleci ekibi.. Hepsi birden.. Ve hepsi Antalyalı.. İstanbul'da, Ankara'da değil, Anadolu'nun bir köşesinde O Fortuna'yı çalan bir orkestra, söyleyen bir koro ve dans eden bir bale oluşmuş.. Bu değil miydi, Atatürk'ün bütün nutuklarında özlemle anlattığı Cumhuriyet Türkiyesi?.. Bu değil miydi onun istediği, vatanı emanet ettiği cumhuriyet gençliği.. "Burda olmalıydın, Atam" dedim.. "Burda olmalı ve eserini burada, benimle izlemeliydin.." Gözlüklerim aniden buğulandı, gözlerimin önünü sisler kapladı.. O an hissettim işte, o sislerin arasında hissettim ki, Atatürk yanımda oturuyor, gururla, keyifle, neşeyle, coşkuyla izliyor, Antalya'nın gençlerini.. Hayatımda kendimi bu kadar mutlu hissettiğim azdır!.. Ağladım.. Bir heyecan ve duygu selinde ağladım!. Gösterinin sonunda alkışlar durmak, dinmek bilmedi.. Kollar yoruldu, eller kızardı şişti, alkışlar bitmedi.. Hele o Çocuklar Korosu.. Hele o minnacık yaramazlardan oluşan koroda alkışlar çılgınlaştı.. Önümde Meriç Sümen var.. Türk balesinin doğuşudur benim için Meriç adı.. Dame Ninette de Valois gelmişti, Londra'dan, Türk balesini kurmaya.. Binay, Meriç, Jale, Gülcan o başlangıcın yıldızları oldular.. Meriç dünya çapında oldu.. Şimdi bu müthiş gururun tepesindeki o.. Antalya bir günde doğmadı.. Uzun yıllar, uzun sabırlar, uzun uğraşlar ve emekler var ardında.. Meriç bayrağı son alan sadece.. Nasıl mutlu Opera ve Balemizin Genel Müdürü, nasıl gururlu.. Bu Anadolu, bu cumhuriyet, bu çağdaşlık, bu uygarlık zaferini, medyada okudunuz mu, tek satır, bugüne dek?.. Antalya'dan böyle bir gösterinin çıkmasının anlamını yazdı mı kimse?.. Yazmazlar.. Onlar Meriç Sümen'in dansçı oğlunun İstanbul Balesi kadrosuna girmesini iğrençleştirdiler günlerdir.. Dansçı annenin oğlu, anne mesleğini seçmiş, iftihar edin.. Hayır.. Benim medyam dedikoduya, çirkefe bayılır.. Ercan (Sevgili dost Arıklı) bir gün bana "Nerelere takılıyorsun geceleri, beni de götür" demişti.. Onu aldım Turandot'a, Tosca'ya, Folklorama ve Ağır Roman'a götürdüm.. "Yaşa be Hıncal" dedi.. "Neler oluyor, neler başarıyoruz, kimsenin haberi yok.." Ertesi gün Aktüel toplantısında "Çocuklar, operada müthiş şeyler oluyor, ilgilenin" demiş.. "Bir hafta sonraki toplantıda bir kız, söz istedi ve heyecanla anlattı.. 'Ercan Bey, operada gerçekten müthiş şeyler oluyor, birini yakaladım.. Ayten Gökçer'in bacanağının kayınbiraderini, ışık asistanı diye kadroya almışlar!.' Operadaki müthiş şeylerden anladığı bu.. Günümüz gazetecilik anlayışına bakar mısın?.." "Kabahat sende patron" dedim.. "O kızı hemen kovsaydın, kafalardaki değişikliği başlatan adam olurdun.." Meriç Sümen'in zaferleri üzerine tek satır yapmayıp, onu karalama kampanyasına balıklama dalanlara, Hakkı (Devrim) ve Hasan (Pulur) Ağabeylerim müthiş yanıtlar verdiler, ellerine sağlık.. Ne varsa eskilerde var.. Ve onlar, vefayı unutmuyorlar hala.. Yaşa Meriç.. Yaşa Antalya Opera ve Balesi Müdürü Fatih Şanal.. Yaşayın Atatürk'ün harika çocukları..
|