kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   News in English
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Sabah Çocuk
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Prof. Dr. Erdem Yesilada @ SABAH
 

Modern tıp mı, geleneksel tıp mı?

Hazırlamakta olduğumuz bir kitap ile ilgili incelemelerde bulunmak amacıyla iki senedir Çin'e gidiyorum. Geçen ay, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi, diğer adı ile Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi'yi ziyaret ettik. Urumçi'de Çin'in en önemli tıp merkezlerinden Sincan Tıp Bilimleri Üniversitesi'ni ziyaret ettik. Sağlık ile ilgili tüm fakülteler bir araya toplanmış; tıp, diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik, sağlık teknisyenliği vd. 13 bin 500 öğrencisi var. Üniversitede 6 bin 900 öğretim üyesi bulunuyor. Tıp eğitimi üçüncü sınıftan itibaren modern tıp ve geleneksel tıp eğitimi olarak ayrılıyor. Üniversitenin Türkiye'nin yüzölçümünden daha büyük olan Özerk Bölge'nin her tarafına yayılmış hastaneleri var.

İKİ YÖNTEM BİR ARADA
Benim dikkatimi çeken, modern tedavi yöntemlerinin uygulandığı hastanelerde 'Geleneksel Çin Tedavi Sistemi' bölümlerinin de yer alıyor olması. Hastalığın durumuna göre tedavide modern veya geleneksel yöntemlerden birlikte yararlanılıyor. Bu nedenle, hastanenin eczanesinde gerek modern ilaçlar gerekse geleneksel ilaçlar yer alıyor. Diğer taraftan, geleneksel tedavi yöntemlerini tercih edenler için ise üniversitenin modern donanıma sahip 'Geleneksel Çin Tıbbı Hastanesi' var. Yapılan kapasite artırımı ile bin 350 yataklı hastanede süit odaların günlüğü 15 dolar civarında. Bildiğiniz gibi her iki tedavi sisteminin de artı ve eksileri var, ancak Çin'de ideal olanı bulmuşlar bence. Her iki sistemin olumlu yönlerinden birlikte yararlanılmaya çalışılması ve bunun modern tıbbın tüm gelişmiş imkânlarından yararlanarak uygulanması bence mükemmel bir kombinasyon. Ne diyelim, darısı başımıza mı? Hafta başında bir okuyucum, numarasını epey bir uğraşarak temin edebildiği üniversitedeki oda telefonumdan beni aradı. Kendisi bir depresyon hastası ve bir süre önce bu köşede incelediğimiz depresyon ilaçları ile ilgili yazıyı okumuş, 'sarı kantaron' (St. John's wort) kullanmayı düşünüyor. Hatta bir eczaneden de satın almış. Benden doz ayarlanması konusunda yardımcı olmamı istiyor. Referansı ise 'sarı kantaron' kullanmaya başlayan bir arkadaşının memnuniyeti. Ben bunun son derece tehlikeli olabileceğini, bu ilacı kesinlikle uzman bir hekim kontrolünde kullanması gerektiğini ve ağır depresyon vakalarında ise sarı kantaronun yetersiz kaldığını belirttim. Olası tehlikeleri anlayabileceği bir şekilde ifade etmeye çalıştım. Hastamız, depresyon ilaçlarının kullanım kılavuzunda yer alan yan/advers etki uyarılarından olumsuz etkilenmiş. Şimdi bir düşünün, bir depresyon hastası, hekimin verdiği ilaçlara güvenmiyor, iyileştirmesinden ziyade zarar vereceğine inanıyor. Ayrıca önerilen ilacın iş gücünü olumsuz etkilediğini, kendini işine veremediğini ifade ediyor. Bir başka kurtuluş arıyor. Ne yazık ki, doktoru hastasının bu çelişkisinin, korkularının farkında değil, inanmadığı ilaçları kullanması için ısrar ediyor. Çünkü doktoru, doğal ilaçlara inanmıyor! Depresyon gibi önemli bir hastalıkta, hastasının korkularını önemsemiyor. Önemli olan kendi doğruları.

HASTALAR DERTLİ
Bu durumun sadece yukarıdaki örnek ile sınırlı olmadığını düşüyorum. Daha önce de okuyucularımdan benzeri yakarışları içeren elektronik posta iletileri almıştım. Hatta bazıları, antidepresan ilaç yazacak diye doktora gitmekten bile kaçınıyor ve benden doğal ilaçları tercih eden uzman doktorların adreslerini istiyorlardı. Açıkça belirtmek isterim, depresyon gibi önemli bir hastalıkta, mutlaka 'sarı kantaron' kullanılması gerektiği gibi sabit bir fikre sahip değilim. Ancak, hastanın kullandığı ilaca inanması da çok önemli. Çin örneğinde belirttiğim gibi, hastanın beklentileri doğrultusunda ve bilimsel verilerin ışığında akılcı bir kombinasyon uygulanmasının daha yararlı olacağını düşünüyorum.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Göz sağlığı, beslenme ve vitaminler   / 15-07-2006
 Modern tıp mı, geleneksel tıp mı?   / 01-07-2006
 Ginkgo biloba ve hafıza   / 24-06-2006
 Zayıflama zamanı - 4   / 10-06-2006
 Zayıflama zamanı - 3   / 03-06-2006
 Zayıflama zamanı - 2   / 27-05-2006
 Şimdi zayıflama zamanı   / 20-05-2006
 Arı kovanından gelen sağlık   / 13-05-2006
 Çay, sağlığınız açısından ciddi bir iştir   / 06-05-2006
 Sahte hastalıklar, sahte sorunlar   / 29-04-2006
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
FİLİZ AKIN
Venedik'te aşk bir film gibidir
Filmlerdeki gibi bana...
ALİ POYRAZOĞLU
İnsan sadakatinin krallığı...
Ülkemizde her an her şey...
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA
Göz sağlığı, beslenme ve vitaminler-2
Geçen hafta,...
Superman gel bizi kurtar
Superman gel bizi kurtar
1987'de şanına yakışmayan başarısız bir devam filmiyle sinema...
Ummanda mutfak derdi olmaz!
Teknede mönü planlaması yapılırken öğle yemeklerinde 'annemin...
'Tutku, yaşla şiddete dönüşür'
Ferhan Şaylıman, bir ayda üçüncü baskısını yapan Zaman Geriye Dönmezadlı ilk...
Saatiniz kaç pırlantalı?
Son yıllarda saatin önlenemez yükselişi, ünlü modaevlerini bile saat tasarımına...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.