| |
|
|
Condi'den rica etsek...
Tekstilci bir dostum önceki gün Mısır'dan döndü. Türkiye'de yüzlerce milyon dolarlık yatırımı var. Dörtte bir kapasite ile çalışan fabrikalar. Peki Mısır'da ne işi var diyeceksiniz. Fabrika kurmaya gitti. Çünkü Türkiye'de ürettiği malın maliyetini kontrol edemiyor. Enerji pahalı, işçilik pahalı, üstüne üstlük AB dışındaki ülkelere ihracatta "vergi" yükü taşıyor. Mısır'a bu yüzden gitti. Mısır'da "endüstri bölgeleri" nde gördüklerini anlattı. Kahire ile İskenderiye arasında neredeyse bir şehir kurulmuş. Arazi devletten. Bedava. Altyapı devletten, bedava. İş gücü üzerinde vergi neredeyse hiç yok. Enerji Türkiye'dekinin yer yer üçte bir, yer yer dörtte bir fiyatına. Dahası var... ABD'ye ihracatta "vergi" ve "kota" yok. Bu ne demek? Üretim maliyeti aynı olsa bile, alıcı için yüzde 30 daha ucuz mal demek. Peki hatırlayanınız var mı, Türkiye Amerika ile bir anlaşma yapmıştı. "Nitelikli sanayi bölgeleri" kurulacaktı. Buradan ABD'ye gümrüksüz, fonsuz, kotasız ihracat yapılacaktı. Hükümet bunu "büyük bir marifet" olarak duyurmuştu. Bunu ne hatırlayan var, ne hatırlatan. Başbakan Yardımcısı Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül diyor ki, "ABD Dışişleri Bakanı'nı Condi diye çağırıyorum o da bana Apo" diyor. Ne güzel fırsat!.. Acaba Apo, Condi'yi bundan sonraki görüşünde, "Ya Condi bizim nitelikli sanayi bölgeleri işi vardı. Hadi şunları hayata geçirelim artık. Bizden de gümrüksüz, kotasız mal alın. Hatta bu kadar samimiyiz, gel tekstili de şunun içine dahil edelim" der mi? Yoksa "Apo-Condi" muhabbeti sadece "geyik konularında" mı geçerli? Geçenlerde bir işadamı ile sohbet ediyorduk. "Ofer'e taktınız. Adam yatırım yapacak. Ne istiyorsunuz" diye sordu. Ne isteyeceğiz, hiçbir şey istemiyoruz. Ama Türkiye adına adalet, eşitlik istiyoruz. Misal, 100 dönüm arazi ihaleye çıktı. Emsal yüzde 20. Yani burada 20 bin metrekare inşaat yapabilirsiniz. Burada yapacağınız inşaatın metrekaresini, atıyorum, 2 bin dolara satabilirsiniz. Toplayacağınız para 40 milyon dolar. Bunun yarısı maliyetiniz olsa, yüzde 20 para kazanacak olsanız bu araziye verebileceğiniz para 16 milyon dolar olur. Hiç kazanmayacağım deseniz, 20 milyon dolar verirsiniz. Tabii enayi değilseniz vermezsiniz. Bu araziye birisi girip 25 milyon dolar verirse, siz ona "aptal" gözüyle bakarsınız. Ama o "aptal" araziyi aldıktan sonra o arazinin emsali yüzde 50'ye çıkarılıp, adamın kârı birkaç misline çıkarılırsa, kimin enayi olduğu ortaya çıkar. İşte Ofer'le bizim derdimiz bu. Ofer, nereden kaynaklandığını bilmediğimiz siyasi gücünü kullanıp bunları yapıyor. Türk işadamlarının, Türk sermayedarının bileğini büküyor. Ha bunun tersi olsa, aynı yöntemle bir Türk işadamı haksız rekabet yapsa, orada Ofer'i koruyan yine biz olurduk. Umarım ne demek istediğimi herkes anlamıştır.
|