|
Tatilden 'kıllanan adam' notları
|
|
İki yılın açlığıyla atladım arabaya ve güney sahillerine indim. Yolda da cennet vatanımızın değişik köşelerini, güzelliklerini gözlemledim. Görünen o ki; 'meşhur' köftecilerin çivisi çıkmış. Her kasabanın, köyün kendi köfte cinsi ve ustaları oluşmuş
Geçen hafta tatile çıktım. Bilmiyorsunuzdur diye söylüyorum, iki yıldır tatile çıkmıyordum. Yani sağa sola gittiğim oluyor ama 'tatil' dediğimiz şeyin içinde dinlenmek, hiçbir şey yapmadan denize bakmak, siftinmek (bu çok sevdiğim fiilin değişik anlamları için bkz. Türk Dil Kurumu Sözlüğü), durmak gibi eylemler olmalı benim için. Yoksa koştura koştura git, koştura koştura gel, ben almayayım. Gelirken "Eve gideyim de dinleneyim biraz," diyorsanız zaten tatil çar çur olmuş demektir. Ben iki yılın açlığıyla atladım arabaya, bastım gaza ve güney sahillerine indim. Yolda da cennet vatanımızın değişik köşelerini, güzelliklerini gözlemledim. İnsanımız hakkındaki bilgilerimi güncelleme fırsatı buldum.
HER YER KÖFTECİ Şöyle başlayayım: Türk insanı araba kullanmayı seviyor ama bu konuda sınırlandırılmayı sevmiyor. Her konuda özgürlüklerine düşkün olan ve bunun için mücadele etmesiyle tanınan insanımız, bu konuda da mücadeleci. Araba kullanımı yollarla sınırlı olmasın istiyor, şeritlerin ortasından gidebilmek, otobanda yavaş, kasaba yolunda hızlı gitmek istiyor. Herkesin kendisiyle aynı hızda gitmesini tercih ediyor. Sizden hızlı gidiyorsa sizi de hızlandırmak, yavaş gidiyorsa sizi de yavaşlatmak azim ve tam inancında... İnsanımızda, 'arabayla yolculuk edenler tost, ayran, köfte, kestane, pişmaniye ister' gibi bir inanış var. Bandırma- Muğla arasında 100 kadar köfteci ve köfte türü mevcut. Her kasabanın ve köyün kendi köfte cinsi ve ustaları oluşmuş. 500 kişilik köyde Köfteci Enişte, Köfteci Amca, Köfteci Dayı ve Köfteci Kayınço ile bunların başında 'öz' olanları mevcut. Hepsinin önünde de meşhur yazıyor. Yol boyunca tabelaları dağlara taşlara kazınmış. Günümüz insanı için artık tatilde yol kenarında, sakin bir kasabada durup köfte yemek bile hayli yorucu bir olay, ben bunu anladım. 'Meşhur' hadisesinin çivisi çıkmış artık. (Ayrıca neden hep köfte? Memlekette çeşit mi kalmadı?)
ZORLA ARABA YIKIYORLAR Güney bölgelerimize seyahat edenler gayet iyi bilirler, yol kenarında artezyen suları vardır. Tepeden duş gibi akan bu suların altına arabanızla girer, şöyle bir serinledikten sonra da oradaki çay bahçesinde demli bir çay içerek (gözleme de olur bazen) yolunuza devam edersiniz. Bu gelenek şöyle değişmiş. Arabayla suyun altına girdiğiniz anda çalıların arasında saklanan iki kişi ellerindeki deterjanlı fırçalarla sağdan soldan girişiyorlar. Ne olduğunu anlamadan, arabanız iki kişi tarafından yıkanmış oluyor. Borcunuz "Ne verirsen abi, vermezsen de canın sağolsun." Emrivaki sevap yani... Yakında köylerdeki çay bahçesinde bile valet parking olacak, bakın söylemedi demeyin. Çay filan içmeden yola devam tabii... Tüm bu yol uyuzluklarına karşın, tatil beldelerimiz arasında sakin olanlar ve insana 'oh' dedirtenler var tabii. Ben Gökova'ya gittim ve orada takıldım. Denize girdim, uçurtma uçurdum (evet kiteboard, tavsiye ederim), balık yedim, rakı içtim, arkadaşlarımla hasret giderdim. Size de tavsiye ederim. Sağda solda gördüğüm manzara şudur: Turist az. Her yer görece tenha. Ama inanın toprağı bile çiftçiler nadasa bırakır. Bence böylesi daha iyi. Her yanda paçoz turist ve onların peşinden koşan paçoz esnaf görmekten sıkılmıştık. Şimdi hayat daha sakin güneyde. Ha, turizmcilere de bir çift lafım var eğer dinlerlerse. Turizm demek, gelen turisti kazıklayıp üç liralık malı ya da hizmeti 10 liraya satmaya çalışmak ya da parasız turiste üç kuruşa kölelik etmek değildir kardeşim. Daha yaratıcı olun. Dükkân açıp dolarla kira ödeyip kapının önünde çay içerek müşteri beklemeyin, böyle bir üsul yok artık dünyanın hiçbir yerinde. Bir örnek vereyim, doğa sporları hâlâ Türkiye için çok önemli bir gelir kaynağı. Turiste lokum, baklava, köfte sokuşturmak yerine bu tip etkinlikleri pazarlayın. Verdiğiniz hizmetin kalitesi arttıkça fiyatı da artar, geliriniz katlanır ve inanın bu işin müşterisi olan hiçbir turist sizinle çingene pazarlığı yapmaz.
KİTEBOARD SALGINI Orada olduğum süre içinde dünyanın dört bir yanından insanın Kiteboard yapmak için Gökova sahiline geldiğini gördüm. Bir o kadarı da Çeşme'ye gitti. Gerisini siz düşünün... Neyse bir tatil yazısından bile mesaj falan filan çıkartmak herhalde gazetecilere özgü bir iş. Diyeceksiniz ki ne biçim tatil yaptın ha babam verip veriştiriyorsun. İki gün dinlenmeye gitmişsin, eleştirmekten başka bir şey yapmamışsın. Eh tatile çıkmayı unutan insanın tatili de böyle oluyor herhalde... Eğer oralardaysanız, hepinize iyi tatiller...
|