|
En devrimci Fransız otomobili
|
|
Renault Espace, Fransa'da Robespierre'den sonraki en büyük devrimci. Gerçekten de otomobil dünyasında gerçek bir devrimin öncüsü oldu. "Monospace" kavramı bu otomobille varoldu. İlk Espace üretildiğinde kimse bunun ne olduğunu anlamamıştı. Otomobil desen değil, minibüs desen değil. Ancak bu anlaşılmazlığına rağmen müthiş bir başarı öyküsü oldu. Çünkü bir otomobilin sürüş özelliklerine, bir minibüsün genişliğine ve ikisinin toplam konforuna sahipti. İçinde öne arkaya dönebilen koltuklar, sonsuz seçenek veren oturma pozisyonları, geniş pencereler, kocaman bir ön camla gelen geniş görüş açısı Espace'ı başarılı bir "Yenilik" haline getirdi. Ve hemen ardından dünyadaki tüm otomobil üreticileri benzer modeller üretmeye başladılar. Okyanusun diğer tarafından Chrysler ve GM ve hatta Ford, Uzakdoğu'da Toyota, Honda ve diğerleri, Fransa'da Peugeot-Citroen, İtalya'da Fiat ve Lancia, Almanya'da BMW hariç hemen herkes monospace (Tek hacimli) üretmeye başladılar. Otomobildünyası yeni bir kavramla tanışmış ve kabul etmişti. Biz de bu hafta Türkiye'de de satışına başlanılan "Yeni" Espace'ı ilk kullanan gazeteciler olduk.
* İÇ DİZAYN Tipik Espace. Ama sanki biraz daha büyümüş. Hatta galiba biraz fazla büyümüş. Bir Renault mu, yoksa bir Chrysler Grand Voyager'damıyım şaşırıyorum. Gösterge tablosu ortada. Konsolun üzerinde. Tamamen dijital. Ancak sürücüye bir miktar uzak kalıyor. Zaten sürücü dashboard'a hayli uzak bir konumda. Bu yüzden olsa gerek klima kumandalarını kapıya, tam elinizin altına koymuşlar. Çok da kullanışlı olmuş. Klimanın hızını, önde ve arkadaki yolcular kendilerine göre ayrı ayrı ayarlayabiliyorlar. Çok konforlu. Ne var ki, digital kontrollü klimanın ortası yok. Ya çok sıcak yapıyor, ya da ısıtmıyor. Ön konsolun her tarafından kapaklar var. Her birinin altında da çeşitli kutular. Sanki dolap odası. İyi amabu kadar çok kutu olunca, neyi hangisine koyduğumuzu nasıl hatırlayacağız? Önde iki koltuk var. Arkada üç. Onun arkasında iki koltuk daha. Alabildiğine geniş. Tek sorun arkadaki ikili koltuğa geçiş biraz zahmetli. Koltuklar süet kumaş karışımı kaplamalı. Göz okşuyor. Eski Espace'lara göre tek değişiklik koltuklarını arkaya dönemiyor olması. Öne doğru bakmak zorundalar. Fakat arkadaki koltuklarda ileri geri hareket edebiliyor. Ön cam ve yan camlar çok çok büyük. Gökyüzü içeriye doluyor. Aydınlık, ferah bir iç kabin.
* MOTOR ŞANZIMAN 2,2 litrelik dizel motor fena değil. Ancak Almanlar'ın ulaştığı mükemmel dizel teknolojisine Fransızlar henüz ulaşamamış gibi bir his doğuruyor. Motor çok gürültülü olmamakla beraber sessiz de sayılmaz. Ama katiyen kötü değil. Yine de benzinli bir üç litrelik motor daha çok yakışır gibime geliyor. Motor otomobili çok hızla olmasa da180 kilometrelik sürate rahatça çıkarıyor. Tiptronik şanzıman başarılı. Hatta çok başarılı. Motorun açığını kapatıyor.
* SÜRÜŞ Sakin, keyifli bir sürüş yapacaksanız, hiç ama hiç sorun yok. Vasatın üzerinde bir yol tutuş, cüsseye rağmen yan rüzgarlardan az etkilenen bir yapı, gayet başarılı frenler. Ailenizle beraber kullanmak için ideal. Ama "Biraz zorlayayım" derseniz sıkıntı başlıyor. Espace hayli iri bir otomobil. Bu cüsseyle, haliyle sürüş dinamiklerinde bir kayıp oluyor. Yapı çok rijid olmadığı için virajlarda sorun yaşıyor. Önden, arkadan, nereyi uygun bulursa oradan çizgiden çıkma eğilimine giriyor. Doğru çizgiden girdiğiniz virajlarda bile önden kaymaya başlıyor. Slaloma da çok müsait değil. İki sert direksiyon hareketinden sonra aracı kontrol etmek çok zor hale geliyor. Yine de bahsettiğimiz aracın bir spor otomobil değil, minibüs ebatlarında bir monospace olduğunu da unutmamak gerekiyor.
*GENEL İZLENİM Espace'da ilk yolculuğumu Rahşan'ın şoförlüğünde arka koltukta oturarak Florence Nightingale Hastanesi'ne yaptım. Ambulans olarak çok başarılıydı. Hasta taşıyan Rahşan , her zamanın aksine kendini kontrol etti ve efendi gibi gittik. Çok rahattım. Bu otomobilin bende uyandırdığı ilk duygu "İki çocuk daha yapalım. Bu otomobille ailece tatile gidelim" oldu. Geniş, rahat. Çoluk çombalak doluş git. İster pikniğe, ister tatile. Bence tek sorun dış boyutlarının biraz fazla büyümüş olması. Ya da bana mı öyle geldi acaba. İç mekandaki malzeme kalitesi ve işçilik daha iyi olsa, bir de 4x4'ü çıksa bence müthiş bir seçenek olur. Bu haliyle bile fiyatına oranla iyi bir otomobil. Her şeyden önce büyüklüğü insanı cezbediyor. Haydar Dümen "Boyu değil, işlevi önemli" der ya. Yalan. Böylesi bir konfor için boy da çok önemli.
|